• İstanbul 14 °C
  • Ankara 11 °C

Tuba Yavuz: Yeni Kitap Söyleşisi: Hüseyin Hakan

Tuba Yavuz: Yeni Kitap Söyleşisi: Hüseyin Hakan

Yazım süreciniz nasıl? Hemen hemen her yazarın belli başlı bazı uygulamaları var. Örneğin Hemingway her sabah 500 kelime yazması, Balzac'ın günlük 50 bardak kahve içmesi, Milton'un kör olduktan sonra her sabah yardımcısının ona İncil'den pasajlar okuması ve ardından bu pasajlardaki imgeleri zihnindeki yansımalardan hareketle yazması gibi. Sizin de böyle bir rutininiz var mı?

Doğrusu, yaptığım şeyin bir rutin olup olmadığı üzerine düşünmemiştim bu yüzden doğrudan "Evet, bir rutinim var." veya "Hayır, herhangi bir rutinim yok." demek istemiyorum. Düşününce, yazarken sıkça tekrarladığım şeyin neyden kaynaklandığını daha iyi anlayabiliyorum. Konunun biraz da yazma eylemine yüklediğimiz anlamla ilgisi var. Örneklerini verdiğiniz Hemingway, Balzac, Milton gibi Elwyn B. White, Murakami, Hosseini, Vonegut, Jacobs gibi isimleri de hatırladım, onların da rutinleri var. Murakami tekrara inanır mesela. Çalışmaya ara verince koşmak, yüzmek onun için sıradanlaşmıştır. Ya da Vonnegut, ara verince şınav çeker, Jacobs koşu bandında yürürken yazar. İlginç gelebiliyor ama bunlar temelde yazarların yazma eylemine yüklediği anlamla yakından ilişkili. Ve elbette hâlâ üzerinde uzlaşamadığımız "ilham" meselesiyle. Her yazar için yazmanın anlamı başkadır. Tabi bunu söylerken her eylemin kendisine özgü bir doğrusu var gibi bir önermeyi savunmuyorum, bu yazıyı ciddiye almamak demek olur. Genel bir izahla, Doğu'da Sadî ya da Firdevsî için yazmak özelde başka kollardan akar ama sonuçta Doğu için yazmak eylemi aynı yere birikir. Ya da Batı için Woolf'ta ve Borges'te yazmak başka anlamlar taşısa da sonuçta aynı yere birikir.

Bana gelince, bir şeyi yazmaya karar verdiğimde kitapların arasına girer, yazmadan önce gözden geçirmem gereken ilgili notları okumak için onlarca kitabı masaya yığarım. Pasajları yeniden okur, aldığım notları dikkatle tarar, yazdıklarımı okurum. Bazen günlerce okur, birkaç saatte yazarım. Bunun bir rutin olup olmadığına emin değilim derken bunu kast ediyordum: yaptığım şeyi sırf yazabilmek için değil, doğru şeyleri yazabilmek için yaptığımı düşünüyorum. İlhamla ilgisini de bu yüzden kurdum. Oturup bir şeyler yazmayı beklemek, doğru zamanı ve koşulları bekleyip yazmak için itici güç aramak beni de en az Marksistler kadar üzer. Biliyorsunuz, onlar tarihin seyrini değiştirmekten yanalar, oturmak haz edecekleri bir şey değil. Ben de gözlemden, gözü dört açmaktan, sıkı bir okur olmaktan ve yazmam gerektiğinde oturup yazmaktan yanayım. Bunun için de yazmaya başlamadan hemen önce ilgili ne kadar kitap varsa indirip günlerce süren bir yeniden-okumaya girişirim. Durduğum yeri belirginleştirmek, aldığım mesafeyi veya düşünceye dair yeni izlenimlerimi saptamak için. Yazacaklarımın bir hikâyesi olsun için. Okura kur yaparken metinle yapabilmek için.

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/yeni-kitap-soylesisi-huseyin-hakan-k5830.html

Bu haber toplam 188 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim