Haniye’nin Şehadeti ve Dünya Gündemi
Gündem sayfalarında HAMAS Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin şehit edilmesinin Filistin siyaseti ve bölge dinamikleri açısından önemine değiniliyor. Bunun öncesindeki sunuş yazısında ise Faslı düşünür Taha Abdurrahman’ın Haniye’nin şehadeti üzerine yazdıklarına yer veriliyor. Büyük liderin kalbimizde derin bir etki bıraktığını belirten Abdurrahman onun portresini şöyle çiziyor: “O, şehadeti inancı ve davası gibi içinde taşıyordu, onun gibi biri Rabbi ile ancak şehit olarak buluşabilir. O, zaten yaşarken bir şehit gibiydi, şimdi ise şehit olarak yaşamaya devam ediyor. İki hayat ve iki şehadet ile müjdeler olsun ona! Bize hayatın şehadetsiz, şehadetin de hayatsız olamayacağını öğretti.”
İsmail Haniye’nin Filistin siyasetindeki yeri, hayatı ve bundan sonraki muhtemel gelişmeler Mehmet Akın’ın “İsmail Haniye Suikastı, Filistin Siyaseti ve Bölgesel Savaş” başlıklı yazısında ele alınıyor. Bu noktada Haniye suikastı sonrasında İsrail’in medya eliyle de yürüttüğü psikolojik savaşa dikkat çekilerek Türkiye’nin tarihsel misyonuna vurgu yapılıyor.
Ortadoğu’daki gelişmelerden dünyaya uzanan çevirilerde Münir Şefik direnişin zaferini soykırım savaşıyla mücadele bağlamında analiz ediyor. Hatib Bedle Türkiye’nin Suriye ile uzlaşma arayışlarını Esed’in danışmanının ölümü üzerinden ortaya koyuyor. Süleyman Salih İslâm’ın dünyada adaleti tesis etmesi için yapılması gerekenlerin altını çiziyor. Abdulvehhab Bedirhan, İran’da Mesud Pezeşkiyan’ın seçim zaferini İran’daki gelişmeler zaviyesinden yorumluyor. Pekin Deklarasyonu bağlamında Filistin millî birliğinin zor doğumları El-Kudsularabi gazetesinin başyazısından aktarılıyor. Bu metni Aleksandr Dugin’in ABD seçimlerini dünya düzeninin geleceği, Eskandar Sadeghi-Boroujerdi’nin İran seçimlerini sistemin “hasar kontrolü” bağlamında analiz eden yazıları takip ediyor. Ayrıca dergide Batısızlık kitabının yazarı Samir Puri’nin Batı’nın dünyanın merkezi olmaktan çıkışını ortaya koyan kısa bir değinisi yer alıyor.
Türkiye Eman Yurdudur
Göçmenler konusunun irdelendiği dosyanın başlığı geçen ay ülkemizde dört konferans veren Taha Abdurrahman’ın Türkiye’yi tanımlamak için seçtiği ifadelerden hareketle oluşturulmuş. Dosyaya Mustafa Aydın “Suriyeli Sığınmacı Düşmanlığının Arka Planı”, Yasin Aktay “Türkiye’de Mülteci Düşmanlığının Tırmandırılması”, Cenk Beyaz “‘Irkçı Değiliz Ama…’: Türkiye’de Göçmenlere Dair Tespit ve Öneriler”, Muhammet Furkan Ören, “Kitlesel Göç ve Düzen”, Kamil Ergenç ise “Kim Yerli? Kim Göçmen? Kim Yabancı?” başlıklı yazılarıyla katkı sunuyor.
Derginin kritik bölümünde Muhammet Çelik’in “İslâm Birliği: Hayal mi, İhtiyaç mı?”, Mustafa Kara’nın “Vefat Yıl Dönümü Vesilesiyle Hüseyin Atay’dan Siyasilere Öneriler” başlıklı yazıları yer alıyor.
Yol Ayrımları ve Meseleler
Aytaç Ören “Yaşayan İslâm” bölümündeki Cuma kayıtlarını “Yol Ayrımları Hep Rüzgârlıdır” başlıklı yazısıyla sürdürüyor. Seyyid Hüseyin Nasr’ın Türkiye’de verdiği bir konferanstan hareketle hazırlanan “Hatıralar, Şahitlikler ve Düşünceler” başlıklı metin hem düşünürün yetişme şartları hem de entelektüel güzergâhları bakımından hayli önemli hatırlatmalar içeriyor.
Derginin kültür sanat sayfaları ise düşünce dünyasından sinemaya, edebiyattan hafızaya uzanıyor. Mehmet Zahid Başak “Filistin Direnişi ve Sinema” başlıklı yazısında geçen ay düzenlenen bir panelden yola çıkarak Filistin film sanatına odaklanıyor. Ömer Kantarcı vefatının 50. yılı vesilesiyle Mahir İz’i, Talat Özkan ise Anıların İzinde belgeseli üzerinden Şule Yüksel Şenler’i hatırlatıyor.
Halim Sezer adı sömürgecilik sonrası dönemde İslâm âleminin yetiştirdiği büyük düşünürler arasında anılan Taha Abdurrahman’ın İstanbul ve Ankara’da verdiği konferansları genel hatlarıyla özetliyor. Yanı sıra hakkında yazılan kimi metinlerin sorunlarına işaret ederek mütefekkir ele alınırken Wael B. Hallaq’a yazdığı mektuptaki şu satırların daima göz önünde bulundurulması gerektiğini hatırlatıyor: “Görüşlerime muvafakat etmeniz sebebiyle övünmedim, çünkü hata asıl, doğru fer’dir; görüşlerime muhalefet etmenize yerinmedim, zira görüş ayrılığı asıl, görüş birliği fer’dir.”
Kaan Küçük ise her zaman farfarasız çalışan ve Temmuz ayında aramızdan ayrılan Afşar Timuçin’in hayatını, çalışmalarını, düşüncelerini Filistin Şiiri antolojisi bağlamında “Afşar Timuçin ve Filistin Şiiri” başlıklı yazısıyla çerçeveliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.