Bunun en bâriz örneklerini, bir yandan demokrasi ve insan hakları diye vızıldanırken bir yandan da harıl harıl kalleşçe adam vurmaya devâm etmelerinde görüyoruz. İşte
ben o yazımda bunu “riyâkârca” olarak niteledim ve niteliyorum. Arkadan vurularak evlerinin önünde şehîd edilen uzman çavuşlar Murat Kozanoğlu ve Yahyâ Karakaya böyle kalleşçe bir zihin yapısının kurbanlarıdırlar. Yine birkaç ay önce sabah ezanından sonra evine giderken kalleşçe şehîd edilen Kürd İmam Aziz Tan, Cizre’de diri diri yakılmak istenen ve hepsi Kürd olan 50 civârında öğrenci de aynı taassubun kurbanlarıdır! Ama 1996’da beline bomba bağlayıp patlatarak sekiz askeri şehîd eden ve 29’unu yaralayan Zeynep Kınacı adlı gözü dönmüş canlı türü, BDP’li Siyâsetçi Bayan Sebahat Tuncel’e göre bir “kahraman”dır.Biliyorum ki kahramanlık izâfî bir kavramdır ve bir taraf için öyle gözükenler öbür taraf için hâin olarak nitelenebilirler. Ama bunlar “düşman” taraflar için sözkonusudur. Bayan Tuncel’in Türkleri ne gözle gördüğü de böylelikle ortaya çıkmaktadır.
Olabilir! Kimse Türkleri sevmek zorunda değil. Aslında ben de pek sevmem. Ama ben zâten hiçbir milleti pek sevmem. Ancak dostlarımı severim. Öte yandan Bayan Tuncel’in, üstelik bir “vekîli” olarak gönderildiği Millet Meclisi çatısı altında buna benzer sözler etmesini de, ne yalan söyleyeyim, kendime pek yediremedim.
Onun için kendisinden ricâm, eğer bundan böyle de bu şekilde konuşmaya devâm edecekse, ki üslûbunu sertleştirerek edeceği anlaşılıyor, o zaman artık bir daha karşımıza çıkıp “demokrasi, Türk-Kürd kardeşliği, barış” vs. diye zırlamasın!
Çünki yemezler!
08.07.2011 Star Gaz.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.