• İstanbul 16 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 7 °C
  • Sakarya 12 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 14 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 12 °C

Yağmur Atsız'dan: Aydın ve entellektüel

Yağmur Atsız'dan: Aydın ve entellektüel
Son zamanlarda bir “nâmuslu aydın” lakırdısı moda oldu. Peki, aydının nâmussuzu olur mu ve olursa artık ona “aydın” denilebilir mi? Türkçede, giderek artan biçimde çok kelime yanlış kullanılmaya başlandı.

Ama her aydının illâ “entellektüel” olması gerekmez, zîrâ o ayrı bir şeydir.

Entellektüel kendini “bütün dünyâdan sorumlu” hisseden kişidir!

Bir tür meczub yâni.

Tabii dünyâ biraz da bu tür meczubların yüzüsuyu hürmetine duruyor bence.

Ama siz tutar adamı/kadını en iyi okullarda okutur, çağının en doğru bilgileriyle donanmasını sağlarsınız ama o sonunda tutar, ne bileyim, eroin kaçakçısı olur, kalpazan olur, kısaca uğursuzun biri olur.

Yâhut yabancı bir ülke hesâbına câsus olur.

Peki, entellektüel yabancı bir ülke hesâbına hiç câsusluk yapmaz mı?

Yapabilir elbet! Ama aydın, yaparsa, bu işi para için yapar, entellektüelse -ister doğru ister yanlış- inandığı bir fikir uğruna yapar.

Meselâ İkinci Dünyâ Savaşı sırası bir dizi Alman entellektüelinin Nazi zulmüne karşı, yakalanırlarsa derhâl kurşuna dizilmeyi de göze alarak, Batılı Müttefikler uğruna câsusluk yapması gibi ki bir çoğu gerçekden de kurşuna dizilmişdir.

Çünki entellektüel, bir düşünceyi sonuna kadar düşünen ve sonuçlarına da katlanan insandır! O fikrin işine gelen bir noktasından başlayıp yine tam işine gelen bir noktasında düşünmeyi sona erdirmez!

Tersinden alacak olursak aydın, içinden doğru olduğuna inansa bile, sırf bir fikir/idea uğruna gidip yabancı bir ülkeye câsusluk etmez! Korkar zîrâ! Onu ancak maddî menfaatle iknâ edebilirsiniz.

Ama entellektüel, korkudan ecel terleri dökse dahî, eğer yapılması gereğine inanıyorsa yabancı ülkeye câsusluk eder.

Kendini sâdece vatanından değil bütün dünyâdan da sorumlu hissetdiği için bunu yapar. Bunun için para almayı ise zül ve hakâret telâkkıy eder.

Bir bakıma bir “ideolojiler çağı” olan 20. Yy.’da bunun sayısız örneği görülmüşdür.

Öte yandan entellektüel gerçi her konuyu nihâyetine kadar düşünüp vardığı sonuç doğrultusunda davranır ama her vesîleyle bu sonuçları tekrar gözden geçirmeyi de aslâ ihmâl etmez!

Yâni anadan doğma “revizyonist”dir bir bakıma!

Tabii ki entellektüel olmanın ana şartı “aydınlanmış” olmakdır. Yoksa kendinizi bütün dünyâdan sorumlu hissetseniz bile ancak karanlıkda el yordamıyla ilerleyebilirsiniz.

Onun için gerçek entellektüeller ancak gerçek aydınlar arasından çıkar.

Entellektüeller toplumların yüzakıdır!

İyi de ben bunları niye anlatdım?

Bilmem!

Şeytan dürtdü zâhir.

20.12.2011 Star

Bu haber toplam 3190 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim