• İstanbul 15 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 9 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 12 °C

Yağmur Atsız'dan: Kellim kellim lâyenfâ!

Yağmur Atsız'dan: Kellim kellim lâyenfâ!
Eğitim sistemimize dâir en az bir düzine yazım vardır ve hepsi de birbirine benzer.
Ben eğitimimize yön verenlerin bu sakat sistemi değiştirmeğe hakıykaten niyetli olduklarından emin değilim.

Öyle ya, kendilerine böylesine korunaklı ve konforlu bir mevkıy sağlayıp mütemâdiyen palavra sıkarak meslek hayatlarını tamamlamalarını “sağlayan” bir sistemi neden değiştirmek istesinler ki?

Taleb de olmayınca!

Biz bir kere hedef saptırmacasıyla “ezberciliğin” kötü bir şey olduğu nokta-i nazarından hareket ediyor, yâni çıkmazı peşînen kabûl ederek havanda su döğüyoruz.

Oysa ezbercilik “bizâtihî” kötü bir şey değildir. Meselâ onu kaldırdınız mı kimse yabancı dilöğrenemez!

“Muhâkeme yeteneği” ise ancak tabuları kaldırmakla mümkindir.

Çünki

“Şübhe bir nûra doğru koşmakdır!”

Kısacası ezberciliğin de gerekli olduğu yerler vardır ama mesele neyin ezberletildiği noktasında düğümlenir.

Muhâkeme yeteneği ise ancak şübhe etmekle kazanılır. Bir bakıma bize ezberletilen şeylerin doğru olup olmadığını sorgulamakla.

İşin püf noktası bence neyin ezberlenip neyin sorgulanacağı konularını iyi belirlemekdir.

Bilginin işe yararlığına gelince o da genellemelerle tâyîn edilemez.

Eğitimin ilk yıllarında bilgiler “faydacılık” esaslarına göre verilir. Çocuğa önce harfleri ve dört işlemi öğreteceksiniz ki gerisi gelsin!

İkinci safhada “solucanın sindirim mekanizması” ile Kosova Meydan Muhârebesi arasında “fayda” açısından pek fark yokdur. Burada faydacılık değil gençlere genel anlamdabilgi yükleme konusu önem taşır.

Faydacılık ise meslekî öğrenim safhasında tekrar ön plana geçer.

Bizim, kaytarıcılığımızdan kaynaklanan çok önemli bir kusûrumuz ise öğrenim sürelerimizdir.

İleri ülkelerde ders yılları eksi/artı 220 der gününden teşekkül eder.

Bizde bu rakam 180’dür ve o da her yıl; yok soğukdu, gripdi vs. gibi pestenkerânî sebeblerle daha bile kırkılır.

O bir yana, eksiksiz uygulandığında dahî bir Türk çocuğu 12 yılda ortalama 5.400 saat ders görürken bir Alman/Fransız vs. çocuğu ortalama 6.600 saat ders görmektedir.

Yâni liseden mezun olunca 1.200 saat daha fazla ders görmüş olarak meslekî eğitime yönelmektedir.

Onlar altı hafta yaz tâtili yaparlar, biz 16 hafta!

Ama bunu değiştirmeye sâdece niyet etseniz en başda öğretmenler ve Tâlim Terbiye Kurulu üyeleri üzerinize çullanırlar.

Bense ömrüm boyunca geviş getirir gibi hep bunu yazarım.

Kellim kellim lâyenfâ!

28.03.2012 Star

Bu haber toplam 772 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim