Bizim yakın târihimizde bu tür zıd değerlendirmelerin çok kullanıldığı olaylardan biri de Kıbrıs Meselesi’dir. Bu konuyu az çok bilenler, Türk ve Yunan taraflarının aynı olayları işâret ederek nasıl birbirine 180 derece zıd sonuçlara vardıklarını hatırlayacaklardır.
Bu zâten sâdece yakın târihde değil, târih boyunca mütemâdiyen başvurulan bir yöntem olmuşdur.
Benim şimdi buna değinmekden kasdım, önümüzdeki aylar boyunca, Türkiye’nin de müdâhil olacağı bâzı bölgesel gelişmelerde böylesine ters değerlendirme ve mülâhazalarla tekrar uğraşmak zorunda kalmamız ihtimâli.
Hâlen gerçi Rahmetli Ecevit’in hiç yokdan başımıza musallat etdiği, zîrâ ateşkesi altı yedi saat erken başlatarak kuvvetlerimizin çok daha avantajlı bir pozisyona girerek durmasını önlediği, Kıbrıs Meselesi’nde herhangi bir hareketlenme beklenmiyor ama buna karşılık yine güneyimizde, Irak ve Sûriye’de fevkalâde köklü değişimlere yol açabilecek birtakım gelişmeler dikkati çekiyor.
Bunlar aslında ayrıntılı bir yazı dizisini kaldıracak çapda olaylar. Lâkin en kısa yoldan anlatırsak sözkonusu iki “sun’î” ülkenin üçer parçaya bölünmesiyle ilgili. Irak’da bu bölünme zâten fi’len gerçekleşmiş vaziyetde, eksik kalan, bu üç parçanın istikbâldeki statülerinin henüz tesbît edilmemiş bulunması. Sûriye’de ise böyle bir bölünmenin henüz başlangıç safhasında olduğumuz görüntüsü var.
Yazının devamı için:http://haber.stargazete.com/yazar/turkiye-birlesik-cumh-fbriyeti/yazi-800732































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.