Anadolu, hiç şüphesiz ses ve melodi açısından dünyanın en zengin coğrafyasıdır. Hangi şehrine, hangi kasabasına giderseniz gidin, kendine has melodiler, ezgiler duyarsınız. Bir şehrinin bir mahallesinde bağlama başka bir üslûbla çalınır, başka bir mahallesinde başka bir üslûbla. Her şehrin tarzı başkadır, havası başkadır, ifadesi başkadır. Bütün bu ezgilerin, türkülerin her birinin farklı hikâyeleri vardır, her biri birbirinden güzeldir. Dinledikçe dinleyesi gelir insanın. Böylesine ses ve ezgi zenginliğini dünyanın başka bir yerinde bulmak gerçekten mümkün değildir. Sadece ezgi açısından değil, enstrüman açısından da müthiş bir zenginliğe sahiptir Anadolu. Her bölgenin kendine has türküleri olduğu gibi, enstrümanları da vardır. Belki doğu coğrafyasında ve özellikle Azerbaycan'da bir ezgi (ve enstrüman) zenginliğinden sözedilebilir. Ama bütün doğu coğrafyasının ezgi zenginliği, Anadolu'nun zenginliğinin yanında oldukça fakir kalacaktır. Çünkü Anadolu birçok kültür ve medeniyetin izlerini taşıdığı gibi, değişik medeniyetlerden gelip Anadolu'ya yerleşen değişik ırk ve renklerden insanların kültürleriyle beslenen bir coğrafyadır. Bu tecrübe, Anadolu müziğini zenginleştiren önemli bir cevherdir.
yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YalcinCetinKayaPazar/turku-ve-hikmet/36683































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.