27 Aralık, Allah’ın günlerinden bir gün, ama bizim için İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in vefat ettiği gün. 11 yıllık bir hicret hayatından sonra yakalandığı amansız hastalığın son fetresinde adeta memleketinden defnedilmek üzere İstanbul’a geldikten kısa bir süre sonra İstanbul’da vefat etmiştir Mehmet Akif. 11 yıl sonra geldiğinde memleketi bıraktığından da daha ağır şartlarda bulmuş, ama bu haliyle bile bu vatana dair umudunu yitirmemiştir. Ne de olsa bir kez İslam vatanı olmuş bir yer bir daha asla küfre mal olamaz. Bunu İstiklal Marşı’nda, ülkenin en zor günlerinde, belki başka bir bağlamda da olsa ifade etmiştir zaten “Sönmez bu şafaklarda yüzen Alsancak, sönmeden yurdumun üstünde en son ocak!”.
Memlekette ne siyasetler hakim olmuş olursa olsun, kimler işbaşında olursa olsun, o son ocaklar hiçbir zaman bitmeyecek ve o ocaklardan her zaman bu vatanın İslam olma keyfiyetini iddia ve dava edecek insanlar yetişecektir. Nitekim öyle de olmuştur. İstiklal Marşının şairi geldiği ülkesinde geçirdiği birkaç ay boyunca bir “yabancı” gibi, rejime düşman biri olarak görülmüş, attığı her adımda takip edilmiş, görüştüğü, temas ettiği herkes izlenmiş, hakkında sürekli istihbarat raporları tutulmuş.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/yasin-aktay/sonmeden-yurdumun-ustunde-tuten-en-son-ocak-4782363































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.