Yine bu sütunda, daha geçen hafta, devletimizin, tamamen resmî belgelerine, Başbakanlık Arşivlerine dayanarak yazmıştım. Demiştim ki: 1915 yılında Rusya’nın İngiltere’nin Fransa’nın kışkırttıkları, silahlandırdıkları bazı Ermeni toplulukları, halkımızı ve ordularımızı arkadan vurdular. Bin yıl beraberce ve dostça yaşamamıza rağmen bazı Ermeniler bize ihanet ettiler. Bölge valilerinin, devrin İçişleri Bakanı Talat Paşa’ya gönderdikleri resmî belgelerden anlaşıldığı gibi Ermeniler, en vahşiyane duygularla üzerimize saldırdılar. Doğu Anadolumuzdaki Kürt ve Türk halkımızı sadece öldürmekle kalmadılar. Öldürdükleri kişilerin önce gözlerini oydular. Derilerini soydular. Kapılara ve direklere çivilediler. Erkeklerin baldırlarına derin cepler açarak ellerini o ceplere soktular. Cinsiyet uzuvlarını keserek ağızlarına koydular. İnsanlarımızı camilere doldurarak diri diri yaktılar. Canlı canlı kuyulara gömdüler. Hamile annelerin karınlarını deşerek çocuklarını çekip aldılar. O çocukların etlerini tandırlarda kızartarak annelere yedirmek istediler. Ve daha neler, neler, neler...
Bütün bu canavarca hislerle işlenen cinayetler, bizim Başbakanlık Arşivlerimizde bulunmaktadır. Bütünüyle doğrudur. Doğrudur ama en az yüz bin kişinin katıldığı bir büyük nümayişte, bir kişinin bile olsa “Hepiniz Ermenisiniz! Hepiniz Piçsiniz!” cümleleriyle yüklü bir pankart taşıması da yanlıştır. Bin kere, milyon kere yanlıştır. Çünkü bize yakışmaz. Biz düşmanlarımızla, bize ihanet edenlerle meydanlarda erkekçe savaşırız. Ama bir milleti topyekûn piçlikle suçlamayız. Suçlayamayız. Böyle bir tavır, milletimizin asâletine yakışmaz. Dikkatli olmalıyız. Milletimizin büyüklüğüne katiyyen gölge düşürmemeliyiz!
03.03.2012 Türkiye































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.