Patronu devleti soyarken, siyasiler üzerine baskı kurarak bu soygunu kolaylaştıran gazeteciler oldu.
Terör örgütleriyle içli dışlı bir şekilde, onların ideolojileri doğrultusunda çalışan gazeteciler oldu.
Türkiye’de kirli meslek grupları sayılacaksa bunların başında gazeteciler gelir.
Medya gücünün alçakça kullanılmasının sayısız örneğine sahiptir Türkiye.
Şu anki tartışma Ergenekon ve KCK tutuklamaları üzerinden gidiyor.
1 – KCK
KCK terör örgütünün İdeolojik Alan Merkezi’ne bağlı Basın Komitesi’ne operasyon yapıldı.
Tutuklananlardan sadece Çağdaş Ulus’un Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne ait basın kartı vardı diğer hiçbirinin yoktu.
Bunlar terör örgütü üyesi olmak ve örgütsel faaliyetleri nedeniyle tutuklandı.
PKK/KCK terör örgütünün sözleşmesinin 14. maddesinde düzenlenen altı alan merkezinden birisi olan İdeolojik Alan Merkezi’nin görevlerinden bir tanesi “Propaganda-ajitasyon çalışmalarının yürütülmesi ve süreklileştirilmesi” olup Basın Komitesi de bu alan merkezi içerisinde yer alıyor.
Örgüt üst düzey yöneticilerinden Avareş/Hüseyin Ali Kod adlı Mustafa Karasu, Basın Komitesi Başkanı.
Komite, sözleşmeye göre “Önderlik çizgisine göre basın- yayın politikalarını oluşturmakla” görevli.
Örgüt, Basın-Yayın alanını dizayn etmek amacıyla 2001 yılından itibaren Kuzey Irak’ta her 2 yılda bir toplantı yapar.
Örgüt Kuzey Irak’ta Basın Akademisi, Basın Okulu adı altında teknik ve ideolojik eğitim faaliyetleri yürütüyor.
Tutuklanan isimler Karasu’ya bağlı bu çarktan geçmiş olanlar.
Bir örnek: ROJ Tv’den yayınlanan kodlu eylem alt yazısı sonrasında yapılan saldırıda Serap Eser hayatını kaybetti.
Son yılda ROJ ve ANF’den yayınlanan kodlu eylemler sonucunda şehirlerde yapılan 312 illegal eylem sırasında 230 güvenlik görevlisi ve 196 vatandaş yaralandı, 12 kişi hayatını kaybetti.
2- ERGENEKON
Ergenekon örgütünün önceliklerini belirleyen ana belgesi “Ergenekon” dokümanında, “Medya” başlığı altında; Ergenekon’un kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
Lobi dokümanında ise, örgütün gerçekleştirdiği faaliyetlerde amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyu desteğinin sağlanması için medya kuruluşlarının yönlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Ergenekon tutuklu sanığı Doğu Perinçek’in yönlendirdiği Aydınlık dergisi yıllar boyunca örgütün amaçları doğrultusunda dezenformasyon faaliyetlerinde bulunmuştur.
Aydınlık grubunun tek vasfının dezenformasyon olmadığı ele geçirilen dokümanlarda da görülmüştür.
İşçi Partisi Genel Merkezi’nden ele geçirilen “yargı-nusretsenemden” isimli dijital bir klasörde, Yargıtay binasına ait suikast için hazırlandığı değerlendirilen detaylı bir keşif çalışmasına ait kroki bulunmuştur.
Örgütün medya yapılanması içerisinde yer alan Oda Tv’ye yönelik operasyonda, “Ulusal Medya 2010” isimli bir örgüt dokümanı bulunmuş, bu dokümanın yapılan incelemesinde, Ergenekon’un medya yapılanması ile ilgili yeni çalışmalar yaptığı ve özellikle dava süreci ile ilgili yeni stratejiler belirlediği tespit edilmiştir.
Oda Tv. iddianamesinde sanıklar hakkında şu suçlamalar yer alıyor:
- Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
- TSK’yı Darbe Yapmaya Teşvik Etme Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
- PKK Terör Örgütüne Destek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
- Siyaset Dünyasına Yön Vermek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
- AK Parti’ye Yönelik Yürütülen Faaliyetler
- Ergenekon Soruşturması ve Dava Sürecini Etkilemeye Yönelik Faaliyetler
- Devlet Güvenliğine İlişkin Bilgi ve Belgelerin Temin Edilmesi
- Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Kaydedilmesi ve Özel Hayatın Gizliliğini İhlali
Özetle, PKK/KCK ve Ergenekon gibi yasa dışı örgütler medyanın gücünün son derece farkında ve bunu kullandılar.
Medya da kendisini gönüllü kullandırttı.
İçerdekiler bu kişilerden ibaret...
Ve bunlara gazeteci denmez.
Diyen mesleğe ihanet eder.
02.02.2012 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.