• İstanbul 13 °C
  • Ankara 11 °C

Yusuf Esad Özgüner: Erzurum Ribatı ve Hattat Hoca

Yusuf Esad Özgüner: Erzurum Ribatı ve Hattat Hoca
Allah Teala’nın üzerimizdeki nimetlerini saymaya kalksak şüphesiz sayamaz, aciz kalırız. Yine de bazı nimetler insanlara daha net görünür, kendilerini diğer sayısız nimetlerin arasından belli ederler.

 Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sav), onun bir nur şehri olarak kurduğu Medine-i Münevvere ve onun varisleri, yolunun yolcuları alimler bu pek belli nimetlerin başlıcalarındandır. Allah bana geçtiğimiz yaz bahsedilen bu nimetleri aynelyakin görmeyi ve bilmeyi nasip etti. Medine’de bir ay da olsa meskûn bulunmak ve Peygamber şehrinin sekinetinden bir nebze de olsa hisseyab olmak hayatımın en değerli tecrübesi olarak defterime yazıldı. Orada yaşadığım ve hissettiğim bütün güzelliklerin yanında Erzurum Ribat’ını ve onun müessisi Hattat Mustafa Necatüddin Efendiyi yazmak bana üstlenmem gereken çok önemli bir görev gibi göründü. Sanıyorum son misafiri olduğum Ribat güzel bir tarihe ve çok değerli bir kütüphaneye sahip. Suudi Arabistan benim Medine’deki son haftamda Ribat’ın kendilerine teslim edilmelerini istemiş, vekâleten Ribat’ın işlerine bakan Mahmut amca da beni ve birkaç tane daha misafiri bahane ederek biz çıkana kadar ribatın kapatılmasını geciktirmişti. Zaten Mescid-i Nebi’’nin etrafındaki oteller arttıkça Ribatın da misafirleri azalmış. En sonunda da kapatılmaya kadar varmış. En üzücü olan ise bu el değiştirme işleminden sonra Ribat’a ve Hattat Hoca’nın kitaplarına ne olacağının bilinmiyor olması.

2: Erzurumlu Hattat Mustafa Necatüddin Efendi’nin vesikalık fotoğrafı

Erzurum Ribatı’nın (Ribat’ul Etrak) tarihini Hattat Mustafa Efendi’nin 1951 yılında Medine’ye hicret etmesi ile başlatabiliriz. Erzurum’da Erzurum müftüsü Solakzâde’nin en yakın -belki de tek- öğrencisi ve kâtibi olan Mustafa Efendi zamanın şartlarına daha fazla dayanamayarak 1947’de Medine’ye hicret için Erzurum’dan ayrılmış ama sınırı geçemeyince Türkiye’de birkaç sene daha kalmak zorunda kalmış. Nihayetinde ilk denemesinde dört sene sonra Medine’ye ulaşabilmiş daha sonra kardeşi Hüsnü Efendi ve annesi de Medine’ye onun yanına hicret etmişler.

“Tab’an, anadan doğma derviş” olan Mustafa Efendi’yi tanıyan herkes ondan hüsn-ü şehadetle bahsediyor. Ne büyük devlet… Merhum Ali Ulvi Kurucu, Mustafa Efendi hakkında hatıratının üçüncü cildinde bu tür vakıa ve şehadetlere yer veriyor. Dünya malında gözü olmayan, hat tabloları ve koku satarak geçimini sağlayan bu büyük zat, zamanında ilim talebelerinin sığındıkları bir merci imiş. Erzurum ribatı zamanında birçok talebenin geçimini üstlenmiş, onları barındırmış ve Türk talebelerin Suudî alimlerin propagandalarına kapılmamaları için çok mücadeleler vermiş.

Devamı: https://www.insaniyet.net/erzurum-ribati-ve-hattat-hoca/

Bu haber toplam 309 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim