***
Türkiye, ekonomik açıdan büyüyor. Dış politikasında ve daha pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlarla bölgesel, hatta "küresel" güç olma yolunda ilerliyor. Ancak bu yükseliş, büyük ölçüde nicelikten ibaret. Öte yandan, hayatın her alanında ürpertici boyutlar kazanan niteliksel bir çöküş yaşanıyor: İnsan tipimiz zedeleniyor, çürüyor, yozlaşıyor sürgit.
Her alanda berbat bir dekadans / çözülme var: Para, bencillik, maddiyat, çıkarcılık, bananecilik, yolsuzluk, hırsızlık toplumun yapısını, dokusunu, ruhunu fenâ hâlde çözüyor, değerlerini değersizleştiriyor, direnç noktalarını çökertiyor.
Sefih sekülerleşme biçimlerinin yol açtığı hızla katlanan boşanma oranları, ürpertici cinayetler, insanın kişiliğini yerle bir eden hırsızlık ve yolsuzluk biçimleri, bu toplumu ayakta tutan bütün sütunları, binaları, dinamikleri dinamitliyor.
Sanki matah bir şeymiş gibi İslâmî çevrelerin sekülerleşmesini önemli bir adım olarak sunanlar, Türkiye'yi nasıl bir felâketin eşiğine sürüklediklerini göremeyecek kadar düşünme-özürlü kişiler aslında.
Türkiye'de asalak bir sınıf türedi: Hiçbir asil değeri, geleneği, alışkanlığı, ritüeli olmayan ama yer yerinden oynasa, kan gövdeyi götürse bile kılı kıpırdamayan, "vur patlasın çal oynasın" vaziyetlerinde yaşayan, Amerika'da çocuk doğuran sefih, asalak ve türedi bir sınıf bu.
Bu toplumu ayakta tutacak, toplumun kültürel olarak da, entelektüel olarak da asıl dinamik kaynağını oluşturan İslâmî kesimlerin, duyarsızlaşmış, asalaklaşmış, insanlığını yitirmenin eşiğine gelmiş çevrelere özenecek bir sekülerleşme biçiminin eşiğine sürüklenmesi, bu toplumun görebileceği en büyük felâkettir.
***
Bütün bunları, a/salak medya rejimine ve sömürge zihniyetli eğitim sistemine borçluyuz. Bu ülkenin sefih medyası, yozlaşmış, sadece reytinge, köşe dönmece oyunlarına kilitlenmiş durumda.
Eğitim sistemi ise sömürge sistemini andırıyor: Hâlâ aşağılık kompleksiyle malul, hâlâ Batı kutsaması yapan, hâlâ kendi kültürünü ve medeniyetini aşağılayan işgalci, sömürgeci mantığının hâkim olduğu sefih bir sistem bu: Örnek: Felsefe bölümlerinde başından sonuna kadar Batı felsefesi öğretiyor yalnızca! Böyle bir aşağılık kompleksi nerede görülmüş acaba? Avrupa'nın bir ülkesinde veya Amerika'da sadece Hint felsefesinin veya İslâm felsefesinin öğretildiği bir eğitim sistemini düşünmek bile ne kadar saçma geliyor insana değil mi?
Böyle bir ülkede, "teoloji bilmeyen, sinemayı anlayamaz" dediğinizde elbette ki, aforoz edilirsiniz.
Türkiye, niceliksel bir yükseliş yaşıyor olabilir ama medya ve eğitim sisteminin marifetleriyle hızla aşağıya, çukura doğru yuvarlanıyoruz...
30.09.2011 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.