gerçeklik'leri sürekli olarak birbirine karıştırırlar hem de gerçeklikleri gerçek katına yükseltme aymazlığı gösterirler.
Oysa gerçek başka bir şey, gerçeklik bambaşka bir şeydir.
Gerçek, kalıcıdır; gerçeklik geçici.
Gerçek, varoluşsaldır; gerçeklik, konjonktürel.
Gerçek, zaman'a direnme ve zamanı şekillendirme gücüne sahiptir; gerçeklik ise zamanın önünde sürüklenme ve zamanın akışına göre şekil alma zaafına.
TEMELLERİNİ YİTİREN TOPLUMLAR, VARLIKLARINI DA YİTİRİRLER
Toplumların tarihî, kültürel, entelektüel ve ahlâkî temel gerçek'leri vardır. Bu gerçekler, varoluşsaldır ve toplumların tarihte varlık göstermesini sağlayan temel yol haritaları işlevi görür.
Temel varoluşsal gerçek'lerini yitiren toplumlar, konjonktürel gerçeklik'ler tarafından kolaylıkla teslim alınırlar ve zamanla varlıklarını da yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktan kurtulamazlar.
Çünkü tarihî, kültürel, entelektüel, ahlâkî, sosyal ve estetik gerçekler, bir toplumun varoluş ilkelerinin, iddialarının ve rüyalarının temel kaynağını oluşturur.
Bu varoluşsal gerçeklerini yitiren bir toplum ayağını yere sağlam basamaz; böyle bir toplumun geleceğe emin adımlarla yürüme zemini sarsılır. Sonuçta, bu tür bir toplum, hem ruhunu hem ayağını basacağı yeri hem de hayallerini yitirmekten kurtulamaz. Ve başkalarının varoluşsal gerçek'lerinin ürünü olan geçici, ayartıcı, konjonktürel gerçeklik'leri tarafından önce uyuşturulur, uyutulur, sonra da yutulurlar.
Yazının devamı için:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/sorun-turkiyenin-musluman-kalip-kalamayacagiyla-ilg/40573






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.