• İstanbul 19 °C
  • Ankara 17 °C

Zekiye Kahraman: Yabancı ve Acemi

Zekiye Kahraman: Yabancı ve Acemi
Ahmet Nuri Efendi; mütevazı evinin bahçesinde ailece sebze ekerler ve kendi yiyeceklerini yetiştirirlerdi. Ev derme çatma, yıkıldı yıkılacak gibiydi. Her yaz küçük bir onarımdan geçirirler, onunla kışı çıkarırlardı.

Bir gün evlerinin çevresindeki boş arsaları satın alan müteahhit oraya lüks bir site yaptıracaktı. Onlara da satın alma teklifini sundu. Babasından kalan tek mirasıydı. Onu kaybederse bir daha ev edinemeyebilirdi. Yeni emekli olmuştu fakat bu parayla oraya ev yaptırması mümkün değildi. Burayı satmıyorum fakat arsama karşılık her şeyiyle bitmiş bir ev istiyorum dedi. Arsaların tam ortasındaydı. Orası olmazsa olmazdı. Müteahhit ister istemez kabul etti. Çok katlı evler olduğu için fazlasıyla kazanacaktı.

Onları kiralık bir eve taşıdı. Büyük bir site olarak evler, kısa sürede yapılmaya başlandı. Sitenin yol kenarı şehre ulaşımı kolay olduğu için, büyük büyük adamlara sattı evleri. Akıllı evlermiş, içi de çok lüks yapılmış, reklamlar da çok iyi olduğundan kısa zamanda evlerin satışı bitmiş ve alınan paralarla da evler tamamlanmıştı.

Herkes taşınmaya başladığında, Ahmet Nuri Efendi de mütevazı ailesiyle birlikte müteahhitin onlara sunduğu yere yerleşmişlerdi. Hemen hemen herkes yerine yerleşmişti. Lüks arabalar kelli felli adamlar… Hatta hanımların bile kendi arabaları vardı.

Ev sahipleri kendi aralarında toplantı yapmışlardı. Biri çıkmış Hem lüks site dediler, hem de ikinci üçüncü el arabalar var. Ben böyle olduğunu bilseydim almazdım buradan demiş. Bilinen şahsiyetler olduğu söylendi. Çıtanın altında olanlar var burada. Bize bunlar bildirilmedi. Orada bulunan Ahmet Nuri Efendi üzerine alınmıştı. Çünkü onun arabası da en az on beş yirmi yıllık bir arabaydı.

Ahmet Nuri Efendi o kadar onurlu birisiymiş ki hiçbir şey söyleyememişti. “Ben ne yaptım?” diyerek kendini suçlamıştı. O gün lüks olmayan arabasına atladığı gibi kendini yollarda buldu.

Yolcuydu yollarda: Tek başına fakat yirmi yıllık arabasıyla yola çıktığında, kafasında çözemediği, birçok şey vardı. Tam olarak nereye gideceğini bilmiyordu. Benzini azdı ve bitmek üzereydi. “En yakın benzinlik nerededir?” diye düşünürken, birkaç kilometre sonra bir benzin istasyonu ve yol üzerinde bir köy gördü. Altın bulmuş gibi sevindi…

Deposunu burada doldurduktan sonra, yolcuların ihtiyaçlarını karşılayabildiği bir yer gördü. Küçük bir çay molasına ihtiyacının olduğunu düşünerek, bu mütevazı yerde soluklanmaya ve kafasını toparlamaya karar verdi. Günlerdir kendine bile itiraf edemediği, zihin karışıklığı yaşıyordu; yola çıkmıştı, nereye gideceğini bilmeden…

Devamı: https://www.insaniyet.net/yabanci-ve-acemi/

Bu haber toplam 108 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim