Türklerin Anadolu topraklarına tam manasıyla girip yerleşmelerinin dönüm noktası olan bu zafer, ayrıca Sultan Alparslan’ın ve askerlerinin de göstermiş olduğu teslimiyet ve ihlasın bir meyvesi hükmündedir. Bu zafer, inancın küfre galebe çalmasıdır.
Bu zafer üzerine çok sözler söylenmiş, uzun rivayetler aktarılmış; hatta halk arasında efsaneler dahi anlatılmış. Fakat bu zaferin Türk tarihi açısından taşımış olduğu mananın en hararetli tartışması Milli edebiyat döneminde olmuştu. II. Meşrutiyet devrine denk gelen bu dönemde yaşanan siyasi ve askeri hadiselerin vermiş olduğu hava içinde dönemin aydınları tarafından sorulan “Milli kaynak neresidir?” sorusuna çeşitli cevaplar aranmıştı. Özellikle de milli romantizm duyguları içerisinde milliyetçilik kanadına sığınılmıştı.
İşte bu noktada dönemin iki önemli ismi olan Yahya Kemal ve Ziya Gökalp arasında geçen “kaynak neresidir” tartışmalarında Malazgirt Zaferi, meselenin kırılma noktasını oluşturmaktadır. Mehmet Kaplan, hazırlamış olduğu Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar I adlı kitabında bu iki mütefekkir edebiyatçıya göre Malazgirt Savaşı'nın ifade etmiş olduğu mana ve ehemmiyeti geniş çerçevede ele almaktadır.
Ziya Gökalp ve Yahya Kemal Malazgirt’e nasıl baktı?
Bilindiği gibi Osmanlının içine düşmüş olduğu “hasta adam” cenderesinden kurtulabilmesi için devrin aydınları tarafından çeşitli ithal ideolojiler etrafında imparatorluk bir arada tutulmaya çalışılmıştır. Osmanlıcılık, İslamcılık gibi görüşlerin artık umut vermediği günlerde elde kalan son hali muhafaza için mecburi bir milliyetçilik akımı başlatılmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.