“Nihayet eklemek isterim ki, okuduğunuz bu makaleyi, yaşlı fıkıhçılar için değil, özellikle genç fıkıhçılar için yazdım.”
O, fıkıhçı sıfatımı kabul etmese de yaşlılığımı reddetme imkanı olmadığından sözü ben de üzerime alındım ve bazı yaşlı tenkitler ve tashihler yapmaya karar verdim.
“Bu nedenle, “muamelat (borçlar hukuku)”, “ukubat (ceza hukuku)” ve “münakahat (aile hukuku)” fıkhın konusuna girer; ama “itikadat” fıkhın konusuna girmez… İtikadî meseleler, yani inanç ile ilgili meseleler fıkıh ilminin dışında kalır. Bunlar ilâhiyatın alanına girer. Buna karşılık amelî meseleler, fıkhın alanına girer.”
Bu satırlarda birden fazla yanlış var. Profesörümüz alanda ihtisas yapmadığı için fıkıhçı olmadığı, yalnızca Batı menşeli hukukçu olduğu için yanlış yapmış olmalıdır.
Fıkıh kaynaklarına baktığımızda fıkıh muhtevasının önce kabaca ibâdât, muâmelât, ukubât diye üçe ayrıldığını, sonra bu bölümlerin içine giren bölümlerin yazılıp işlendiğini görürüz. “Muâmelât” onun yazdığı gibi “borçlar hukukundan” ibaret değildir, fıkıh da “borçlar, ceza hukuku ve aile hukukundan ibaret” değildir; onun içinde, TC. hukuk sistematiğinde yer alan aile, miras, eşya, yargılama usulü, devletler umumi ve hususi hukukuna… ait konular da vardır.
Mecelle “muâmelâtı” kanunlaştırmıştır, onun da içinde borçlar, eşya, usul-i muhâkemât…” vardır. Nitekim mazbatasında şöyle denmiştir:
“Muhât-ı ilm-i âli-i vekâlet-penahîleri buyrulduğu üzre, ilm-i fıkhın emr-i dünyaya taalluk eden ciheti, münâkehât ve muâmelât ve ukûbât kısımlarına münkasim olduğu gibi, milel-i mütemeddinenin kavânîn-i esasiyyesi dahi bu üç kısma taksim ve muâmelât kısmı “kanun-ı medenî” diye tevsim olunur.Binaen-alâ-zalik, ihtilâfâttan ârî ve yalnız akvâl-i muhtâreyi hâvî olmak üzre, muâmelât-ı fıkha dair sehlü’l-me’haz bir kitab yapılsa…”
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettinkaraman/sigaradan-fikha-oradan-da-islam-hukukuna-2049732
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.