• İstanbul 15 °C
  • Ankara 17 °C

Hüsnü Aktaş'tan: İHLÂS VE RİYA ÜZERİNE NOTLAR

Hüsnü Aktaş'tan: İHLÂS VE RİYA ÜZERİNE NOTLAR
Bütün ibadetlerin ve salih amellerin edasında, niyetin müstesnâ bir yeri vardır.

Kalbin bir şeyi bilmesi, karar vermesi ve bir işin niçin yapıldığını idrak etmesi  anlamına gelen niyet ile ihlâsı birbirinden ayırmak kolay değildir. Bazı muteber  kaynaklarda, “Mükellefin edâ ettiği ibâdetlerde ve işlediği salih amellerde  sadece Allah’ın (cc) rızasını esas almasına ihlâs denilir” şeklinde tarif edilmiştir. 

Bazı eserlerde, kısaca; “Allah’a (cc) itaatte riyânın terkedilmesine ihlâs denilir” tarifine yer verilmiştir.

Peygamberimiz Efendimiz’in (sav), “Hardal tanesi kadar riyâ bulaşmış olan amelin kabul edilmeyeceğini’ (1) haber verdiği malûmdur. Riyâ ve ihlâsla ilgili olarak “Hayatû’l-Kûlûb” isimli eserde şöyle denilmektedir: 

“Riyânın hakikati; ibâdetlerle ve hayırlı işlerle, insanların kalplerinde mevki sahibi olmak istemektir. Riyâ kalp fiillerinin en çirkinlerindendir. Bu fiil, ibâdetlerde Allah (cc) ile alay etmek olur. Riyânın zıddı ise ihlâstır.

 İhlâs, her türlü gösterişten hâlî olarak Allah’ın rızasını kasdetmektir. Kim amelini Allah için halis kılmazsa, o kimse ameli sebebiyle günaha girmiş olur. Asla ecre ve sevaba nail olamaz.” Tasavvuf  yolunun öncülerinden Cüneyd Bağdâdî, “İhlâs, kul ile Allah arasında bir sırdır. 

Melek onu bilmez ki sevap yazsın, Şeytan ona muttali olamaz ki ifsad etsin, hevâ onu fark edemez ki kendisine meylettirsin’ (2) diyerek bir inceliğe işaret etmiştir. 

İmam-ı Kuşeyrî, ihlâsla ilgili birkaç tanım getirmiştir: Birisi, ihlâs, amelleri onlara ârız olan manevî kirlilikten arındırmaktır ki, bu manevî kirler amelden ‘sâlih’ vasfını  kaldırır. Diğeri ise ibâdette sadece Allah’ın rızasının esas alınmasıdır ki kul taatıyla  yalnızca Allah’a kurbeti diler, asla birisine yaranmak, insanların övgüsünü kazanmak gibi şeyleri gayesi olmaz. Kısaca ihlâs ameli riyâdan arındırmaktır.

Bazı islâm âlimleri, mükellefin kalbini konu alan ilimleri “fıkh-ı bâtın” veya ‘fıkh-ı vicdanî’ gibi kavramlarla izah etmişlerdir. İmam Fahrûdîn-i Râzî “İnsanın sorumluluğu, önce kalbinin amelleriyle ilgilidir. İman ve küfür, kalbin amelidir. İnsan, kalbinde taşıdığı küfürden dolayı en büyük cezaya çarptırılır.(..) Ameller, niyetlere göre değer kazanır. Yapılan ibâdetler ve ameller, sahih bir niyete ve kalbte zuhur eden güzel duygulara bağlı değilse, onlara mükâfat verilmez (3) diyerek, kalbin önemine işaret etmiştir. Bütün ibâdetler için zaruri olan ihlâs ve ihsanın merkezi  insanoğlunun kalbidir. Bazı alimler; “İbadet ederken veya herhangi bir ameli edâ  ederken Allah’ın (cc) murakabesini kalb gözüyle müşahede etmeye ihsan denilir.’ (4)  tarifini esas almışlardır. 

Tahsil edilmesi farz olan ilimler arasında, kalbe ait  niyetlerin ve düşüncelerin önemli bir yeri vardır. İbn-i Abidin “Reddü’l Muhtar” isimli eserinde şu tesbitte bulunmuştur:”Beş farz ile ilm-i ihlâsı öğrenmenin farz olduğunda şüphe yoktur. Çünkü amelin sahih olması buna bağlıdır. Helâli, haramı ve riyâyı öğrenmek de farzdır. Zira ibâdet eden kimse riyâ yaparsa amelin sevabından mahrum olur. Hased ile ucubu öğrenmesi dahi farzdır. 

Çünkü bu iki şey ateşin odunu yediği gibi ameli yerler.’(5) İmam Celaleddin es-Suyuti, ”El-Eşbah ve’n-Nezair” isimli eserinde, kalbi ilgilendiren farz, vacip ve müstehap olan ilimlerin üzerinde durmuştur. (6) İnsanoğlunun kalbi, değişik vesveselerin mahalli, küfrün ve imanın merkezi, günahta ısrar etmenin veya tevbenin mekânıdır.

Hz. Ömer’den (ra) rivayet edilen Hadis-i Şerif’te Peygamberimiz Efendimiz’in (sav); “Ameller ancak niyetlere göredir.

Herkes için ancak niyet ettiği şey vardır. 

Kimin hicreti Allah ve Rasûlüne ise, onun hicreti Allah ve Rasûlünedir. 

Kimin hicreti de bir dünya (menfaati) veya bir kadınla evlenmek için ise, onun hicreti de, hicret ettiği şeyedir’ (7) buyurduğu malûmdur. Başta İmam Şafiî (rh.a) olmak üzere bazı âlimler, bu Hadisin İslâm’ın üçte birini teşkil ettiğini ve fıkhın yetmiş konusunun bu Hadis-i Şerif’le bağlantılı olduğunu söyledikleri nakledilmiştir. 

Devamı için: http://www.gazetevahdet.com/ihlas-ve-riya-uzerine-notlar-3036yy.htm

Bu haber toplam 787 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim