• İstanbul 15 °C
  • Ankara 17 °C

İsmail Küçükkılınç: Mesaj alınacak mı?

İsmail Küçükkılınç: Mesaj alınacak mı?
Mağlubiyetlerin makul ve mukavemet edilemez gerekçeleri olabilir. Demografi, sosyoloji bunu gerektirebilir.
31 Mart seçimleri, bazı büyükşehirleri kaybettiği için AK Parti açısından mağlubiyet gibi görünüyor.
 
Mesela Antalya ile neticesi henüz netleşmemiş olan İstanbul’da, Türk Milleti’nin unsuru olmayı kabul eden, millet ve memleket ile herhangi bir meselesi olmayanlar yanında etnik ayrılıkçılık ve özerklik tahakkuk etsin diye gayret eden, bunu bir “beka” meselesi olarak gören Kürt seçmenler de sırf AK Parti kazanmasın diye CHP’ye oy vermiş olabilir. Kaldı ki CHP’li ve HDP’li oldukları malum bazı isimler CHP’nin seçim başarısında HDP ile Selahattin Demirtaş’ın ciddî bir desteği ve katkısı olduğunu çekinmeden ifade ettiler.
 
Hiçbir ilde seçim kazanamayan ve sanki Tayyip Erdoğan ve AK Parti zarar görsün diye hareket ettiği intibaı veren İYİ Parti de CHP’ye payandalık yapmış gibi gözükmektedir. Neticede CHP, hem İYİ Parti hem de HDP’nin desteğiyle kazanması mümkün olmayan yerlerde belediye başkanlıklarını kazanmış oldu. 
 
Bu seçimde AK Parti açısından genç kitle ile bir kısım AK Partili ya da muhafazakâr çizgideki seçmenin tavrını tayin eden olgular ise uzun müddet üzerinde durulmayı hak edecek bir ehemmiyeti haiz gibi görünmektedir.
 
Artık tartışmasız bir gerçektir ki, sadece genel seçimlerde değil, yerel seçimlerde de belli kesimler için tercihi belirleyen husus hizmet değil, ideoloji ya da dünya görüşü, daha doğrusu “hayat tarzı”dır.
 
Seküler hayat tarzını benimseyenlerin tercihleri daha keskin ve katıdır. Muhafazakâr seçmenin yoğun olduğu bir bölgede şayet hizmetler aksıyorsa en yakın seçimde buna yönelik kimi zaman çok sert bir tepki gösterilmekte, ancak seküler yaşam tarzının bariz ve hâkim olduğu muhitlerde belediye hizmetleri ne kadar kötü olursa olsun istisnalar haricinde bir tepkiye rastlanmadığı gibi mevcut partinin oy oranı artış dahi gösterebilmektedir.
 
 
 
Kabaca seçmeni seküler ve muhafazakâr olarak tasnif edersek AK Parti’nin seçmen çoğunluğunu teşkil eden muhafazakâr kitlenin seküler kitle karşısında zayıfladığını da söyleyebiliriz. Yine herkesin kabul ettiği üzere muhafazakâr seçmenlerin de çocukları seküler hayat tarzına çok kolay kayabilmektedir. Çünkü içinde yaşadığımız zaman sadece muhafazakâr olmanın değil, kalmanın da zorlaştığı bir zaman.
 
Dürüst olunacak, sadece siyaset değil sosyoloji ve dünya görüşü de konuşulacaksa AK Parti, muhafazakâr ailelerin çocuklarının seküler hayat tarzına daha kolay uyum sağlamalarının en mühim amili değilse bile yardımcısı olmuştur. Çünkü beton kazık dikmekten, inşaat işlerinden, bir kesimi sermaye sahibi yapmaktan kültüre ve eğitime gereği kadar eğilemedi. Tehlikeyi fark ettiğinde de telaş ile bir şeyler yapmaya teşebbüs etti ama pek başarılı olamadı. Kısa vadede müspet bir netice alınması da mümkün görünmüyor. Demokrat Parti, nasıl 1950-60 arası kalkınma hamlesi, barajlar, yollar yapmış, Anadolu’daki fakirliğin belini kırmış ama gençliği CHP’nin tekeline terk etmiş, 27 Mayıs darbesi esnasında neredeyse tüm üniversite gençliğinin CHP ve darbeciler safında yer almasına sebebiyet vermişse, 17 senelik iktidarında da AK Parti inanılmaz pek çok hizmete rağmen eğitimi ve gençliği ihmal etmiş, gençlerin AK Parti’yi pek tercih etmemelerine katkı sunmuştur.
Bu haber toplam 786 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim