• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Lütfü Şehsuvaroğlu'ndan: Yeni Bir Stratejik Sosyoloji Kurabilir Miyiz?

Lütfü Şehsuvaroğlu'ndan: Yeni Bir Stratejik Sosyoloji Kurabilir Miyiz?
Korku ve İçgüdü Asrı: 3

İki gündür küresel meseleler ve bunlara karşı kendi kültür ve medeniyet geleneğimizden verdiğimiz cevapları ele alıyoruz. Gökalp ve stratejik sosyolojisinin korku ve içgüdü asrında çözümlemelerini nasıl tartışabileceğimizi hala tartışıyoruz. Yirmi birinci yüzyıldayız ve neler ummuştuk bu asır ile ilgili olarak? Yirminci yüzyılı bile anlayamadan çözümleyemeden yeni bir yüzyılda ümitvar olmak öyle kolay mı? Ayrıca hakkımız mı?

Yüzyıllık stratejik sosyolojimiz yeni bir asırda yenileşebilme potansiyeline sahip mi?

İÇGÜDÜ

 “İçgüdü” filminde Afrika ormanlarında gorillerin hayatını inceleyen ve onların fotoğraflarını çekerken yakınlaşarak adeta ailelerine katılan doktor, bir gün avcıların saldırısında ailesini korumaya çalışır ve avcılara saldırır ve bu yüzden “vahşi”dir artık medeniyet için. Artık hiç konuşmaz ve hapishanede zincirlere bağlı olarak yaşamaktadır. Genç psikiyatrist onu konuşturmayı iş edinir ve zorlukla bunu başarır. Bu arada hayli zengin dramatik unsur filme katılır, çeşitli olaylar vuku bulur. Sonunda konuşan vahşi belki de haklılığını mahkemeye kabul ettirip kızı ve karısına dönebilecektir fakat gardiyanın avcılar gibi ailesine-ki bu sefer ailesi goriller değil, diğer mahkûm ya da tutuklulardır- saldırması sonucu tekrar bir kavga ortamına dönülür. Ama mahkûmlar artık bu aileyi savunan adamı tanırlar, anlarlar. Ve bir gün medeniyetten hapishaneden kaçış yaşanır. Hürriyete kaçış.

İçgüdü filmi medeniyet ve şehrin yuttuğu insanın özgürlüğünü tartışıyor. O insanı insanlığından çıkaran ve özgürlüğünü elinden alan bu süreç sonunda insanı kavgaya sürüklüyor. Ailesini, doğayı savunan bir adam bunlara karşı saldırıda içgüdüsel olarak savunmaya geçiyor. Kavgasında haklıdır fakat şehir ve medeniyet onu “vahşi” buluyor.

Karşılıklı korkularla geçen 20. yüzyıl boyunca içgüdü hangi değeri korumaya yönelikti? Sayınız değer sistem, düzen birbiri ardına ne korkular ve içgüdülerle varlıklarını idame ettirdiler.

Alexis de Tocqueville “sanki yeniymiş gibi dünyayı hep büyüleyerek ve şaşırtarak ve insanoğlunun doğurganlığına değil de insanların unutkanlığına tanıklık ederek, bu kadar çok ahlâk ve politika sisteminin birbiri ardına bulunması, unutulması, yeniden keşfedilmesi, kısa bir süre sonra yeniden ortaya çıkmak üzere tekrar unutulması inanılır gibi değil” diyordu. “İniyor kayık çıkıyor kayık”... Bir görünüyor bir kayboluyor ve her defasında yeni ve başka imiş gibi sürekli kendini tekrarlıyor.

Sayısız korku ve ütopyalar içinde içgüdü kaynağı aynı olan insan hep farklı tepkiler ve farklı zamanlarda farklı isimler taşımasına rağmen aynı insan... Alevlenen ve çöken komünizm.. Ne büyük hülyâların estine konmuş kocabaşlar... Büyük idealler, cennet vaadeden ütopyalar. En hayâli serbestlikten, en totaliter hareketlere, tedbirlere varan arayışlar, uygulamalar. Birbirine rakip olan ama sonunda birbirine benzeyen örgütlü delilikler...

Artık kapsamlı doktrinler de kalmadı. Hiç olmazsa onlar kapsamlı, oluşlarıyla kendine mahsus “etik” geliştirdiklerini sanarak onunla mutmain olurlardı. Kapsamlı doktrinlerin yerini belirsiz duygular, kararsızlıklar, değer tanımazlıklar aldı. Bunu gerçekten demokrasinin zaferi addedebilir miyiz?

“Kişisel bir demokratik içgüdü, demokratik politik kültürle aynı şey değildir. Bu içgüdü, aynı zamanda kavgacı politikalarında başlangıç noktası olabilir”. (Zbigniew Brzezinski, Kontrolden Çıkmış Dünya, İş Bankası Y. 1993)

İSLAM TEHDİT Mİ, DİRİLİŞ Mİ?

Vahşi doktorun içgüdüsü kavgacı politikaların başlangıç noktası oldu içgüdü filminde... Peki avcıların, gardiyanların içgüdüsü neydi? Demokratik kültürle ABD’nin ya da global statükonun zorunlu “demokratikleştirme programı ya da dalgası nasıl uyum sağlayabilir? Demokratikleştirme programı gizli bir teokratik hevesin yansıması değil mi? Liberalizmin tek yanlı zaferi ile sarhoş olanlar, baştan çıkarıcı bolluk karşısında şaşırmamalıdırlar.

Devamı için: http://www.gazetevahdet.com/yeni-bir-stratejik-sosyoloji-kurabilir-miyiz-3382yy.htm

Bu haber toplam 474 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim