Craig Murray, 2002-2004 yılları arasında İngiltere’nin Özbekistan büyükelçisidir. Sıra dışı bir büyükelçidir. Açık sözlüdür. Özel hayatıyla ilgili hususlarda da açık ve cesurdur. Susmayı da sevmez. Gerçekleri uygun platformlarda dile getirir. Bütün bunlardan dolayı kamuoyundan takdir görse de, işinde bunun zorluklarını yaşar, sıkıntılarını çeker. İnsan haklarına büyük önem verir. Diplomat olarak görev yaptığı Özbekistan, insan hakları ihlalleri konusunda sicili hayli bozuk olan bir ülkedir. Despotizmle yönetilmektedir. Yazarın ifadesiyle, ‘etkin bir despotizm’ hakimdir Özbekistan idaresine. Craig Murray'nin, insani değerleri öne alan çalışma prensipleri yüzünden hem Özbekistan devletiyle, hem de kendi devletiyle arası açılır. Soruşturmalar geçirir. Uydurma delillerle görevden el çektirilmek istenir. İftiralar atılır. O da bütün bunlara direnir. Hukuk mücadelesi verir.
Murray, Özbekistan’da büyükelçilik görevinde bulunduğu dönemdeki yaşadıklarını, Semerkant’ta Ölüm ismiyle kitaplaştırmış. Kitabın yayını 2010 yılında Mana Yayınları tarafından gerçekleştirilmiş. Bu hatıratında yazar, Amerika’nın terörizme karşı savaşının karanlık yüzünü ve kirli çamaşırlarını çekinmeden anlatır. İngiltere’nin de Amerikan politikalarına destek vermesi, büyükelçinin tepkisini çeker.
Murray, Özbek muhalefetiyle de iyi ilişkiler içindedir. Onları daima desteklemiş, yanlarında olmuş, Özbekistan’da bir muhalefet hareketinin oluşması için cesaretle gayret göstermiştir. Bu yüzden Özbek muhalefeti tarafından ‘kahraman’ olarak kabul edilir.
11 Eylül 2001’de Batı ahlaki dayanaklarını kaybetti
Kitapta, 11 Eylül 2001 yılında Amerika’da meydana gelen ikiz kulelere yönelik saldırılardan sonra dünya siyasetinde oluşan değişiklikler anlatılır. Yazar, “o tarihte bir şeyler oldu ve Batı ahlaki dayanaklarını kaybetti” der. Batı, daha önce kendi değerleri olarak gördüğü ve savunduğu birçok konuda aşağı doğru savrulmalar yaşar yazara göre. 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika terörizme karşı savaş başlatır. Çeşitli ittifaklar kurar bu savaş için. İnsan hakları ihlallerine göz yumar. Hatta bu ihlallerin sorumlusu olur. Irak’ta Ebu Gureyb Hapishanesi'ndeki tutuklulara Amerikalı askerlerin uyguladıkları işkenceler, Batının değerler açısından aşağı doğru savrulmasına gösterilebilecek en çarpıcı örnektir. İşkence altında alınan istihbarat bilgileri de insan hakları ihlalidir. Ve bunu Amerika, İngiltere yapmışlardır. Büyükelçi bunu öğrenince muhalefetinin sesini ve dozajını yükseltir. Hem Amerika ve hem de İngiltere, büyükelçinin görevden alınması gerektiğine karar verirler.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/Manset/22669/11-eylulde-bati-ahlaki-dayanaklarini-kaybetti.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.