İstanbul’un sayısız nimetlerinden biri de yolda herhangi bir yerde yürürken veya herhangi bir ulaşım aracında iken bir Hoca ile karşılaşabilmek durumudur. Benim de başıma bu tür hoş tevafuklar fazlaca geliyor. Bir gece Zeytinburnu’nda kitap tahlili için evinde toplandığımız hocamızın çeşitli nimetlerle mücehhez sofrasında midemizi, sonrasında da aklımızı, tefekkürümüzü canlandırdık. Ardından arkadaşlarımızla müsaade isteyip gece 11’de Marmaray’a binmek için Kazlıçeşme durağına geldik. Bir de baktık ki arkamızda Prof. Dr. Hüsrev Subaşı ve Prof. Dr. Mahmut Kaya.
Başımda İran’dan almış olduğum kalpağı gören Hüsrev Hoca heyecanla “merhaba gençler” dedi, selam verdi bizlere. Sık sık bizi gözetlerken biz de bir yandan konuşmak için bahane kolluyorduk. Ve Marmaray'da karşılarına oturduk. İsimlerimizi, okullarımızı sorduktan sonra takmış olduğum kalpakla başlayan muhabbet Kabe toprağı aziz Üsküdar’da devam etti. Hüsrev hocaya Yeni Valide Camii restorasyonu hakkında ne düşündüğünü sordum. “Mihrimah Camii restorasyonuna nisbeten daha güzel” dedi. Sonrasındaki sorum ise caminin manasına mana katan çok değerli hat levhalarıyla alakalı idi. Bu tablolardan en mühimi olan Sultan 3. Ahmed’in hattatı olduğu “Cennet annelerin ayakları altındadır” hadis-i şerifinin yazılı olduğu tablonun halen camiye asılmadığını söyledim. “Camiler restorasyona girdiklerinde içlerindeki hat levhaları da restorasyona tabi tutulurlar, o tablo da restoreye verilmiştir ama koskoca cami bittiği halde tablonun restorasyonunun bitmemesine imkan yok” dedi. Buradan ilhamla bu yazıya niyetlendim.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/Manset/22627/adim-adim-dunyevilikten-uzaklastiran-bir-cami.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.