Edebiyatımızın mümtaz şahsiyeti Ahmet Hamdi Tanpınar İstanbul Üniversitesinde hocalık da yapmıştır. Bu dönemde (1952) üniversitede Yüksek Lisans talebelerine yaptığı ve son derece samimi ortamda geçen Yeni Türk Edebiyatı ders notları o dönemde öğrencisi olan ve notları derslerde tutan Ahmet Miskioğlu’nun kayıtları kitaplaştı.
Dergah Yayınları tarafından basılan kitap Tanpınar’ın derinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
“Tanpınar geceleri uykusuz kaldığı için fakülteye saat 14.00’lerde geliyordu. Öbür öğretim üyelerinin kağıtlarla notlarla, kitaplarla, ağır çantalarla gelip ders vermelerine karşın Ahmet Hamdi Tanpınar hiçbir kağıt, hiçbir not bulundurmazdı, irticalen konuşurdu. Çanta da taşımazdı.” Öğrencisi ve bu kitabın notlarını tutan Ahmet Miskioğlu hocasını böyle anlatıyor.
Miskioğlu, hocasının kendisine sorulan bir soruya verdiği cevabı şöyle kaydediyor: “Ben yazarken çok yazar bozarım. Bakarım gene olmuyor, silip yeniden yazmaya başlarım. Yeniden yazar bozarım. Ciğerimden parça koparır gibi yazarım. Ağır ağır, güçlükle yürütebilirim. Böylece oluştururum eserimi.”
Bu kitapta yer alan notlarda Tanpınar’ın sanatçılığının yansımaları açıkça görülmektedir. Aslında Tanpınar’ın eserlerini okumadan önce bu notları okumak okura gerçeğin anahtarını verecek, okurun eser içindeki en derine ulaşmasını sağlayacaktır. Bu notlar, sanatçının evrenine girmek için anahtardır. Bu anahtarı bize, Tanpınar bizzat kendisi vermektedir.
Bu notlar modern edebiyatın bütün büyük isimlerini Tanpınar’ın gözüyle anlamlandırmayı sağlıyor. Tanpınar, engin bir bakışla, adeta edebiyat tarihinin gerdanlığını diziyor ve onun gerdanlığındaki her isim bir inci gibi parlıyor. Johann Sebastian Bach’tan Charles Baudalire’e, Henri Bergson’dan Yahya Kemal’e roman, şiir, fikir, musıki edebiyatın bütün güzellikleri kendi evreninde billurlaşıyor.
Devamı için: http://kulturgundemi.com/gundem/ahmet-hamdi-tanpinar-cigerimden-parca-koparir-gibi-yazarim-haber-23847
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.