Ama Türkiye’de Batı Şeria olarak isimlendirilen Batı Yaka bölgesinde sürdürdüğü savaş Gazze’ye yönelik soykırım savaşıyla paralel bir şekilde çok daha şiddetlenmiştir. Mescidi Aksa’ya yönelik savaşı ise bu dönemde, Kudüs’ün bu kısmının işgal edildiği Haziran 1967’den bu yana geçen süre içinde gerçekleştirdiği savaşların zirvesine tırmanmış, en katı şeklini almıştır. Tabii bu bölgelerde savaş 7 Ekim öncesinde de vardı ve sürekli tırmanıştaydı. Zaten Filistin direnişinin Aksa Tufanı adını verdiği harekatı başlatmasının sebepleri de Batı Yaka’da işgal güçleriyle onların himaye ettiği yerleşimci terör çetelerinin saldırılarının ve yahudileştirme faaliyetlerinin artması, Mescidi Aksa’ya yönelik baskınların artarak gündelik hale gelmesi ve işgal zindanlarındaki Filistinli esirlere yönelik zulüm uygulamalarının aşırı derecede şiddetlenmesiydi. Küresel emperyalizm ise bütün bunları konuşmazken direnişin meşru mücadelesini hedefine yerleştirmek suretiyle siyonist katillerin planladığı vahşet saldırısının önünü açmaya çalıştı.
Dediğimiz gibi Mescidi Aksa’ya yönelik baskınlar, işgalcilerin Gazze’ye yönelik soykırım saldırıları öncesinde iyice artmış ve gündelik hale gelmişti. Aşırı siyonist yerleşimci gruplar, Müslümanların Cuma namazı kılmaları sebebiyle kalabalık bir şekilde toplandıkları Cuma ve yahudilerin dünyevi çalışmalara ara verme günleri olan Cumartesi dışında her gün buraya baskınlar düzenliyorlardı. Hatta çoğu günler bir öğleden önce bir de öğleden sonra olmak üzere günde iki kez birkaç grup halinde baskın düzenliyorlardı.
Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-varol/mescidi-aksaya-ramazan-savasi-44620.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.