Vatikan adına Kudüs'ü ziyaret eden dördüncü kişi olarak Papa Francis'in gezisinde de daha öncekilerde olduğu gibi bazı ilkler yaşandı. Bizzat İsrail'i tanıyarak Kudüs'e girmesiyle bile hem siyasi temsiliyeti hem de Hristiyan ilahiyatı açısından ilişkiler, uzlaşmalar, ödünler, yeni yorumların önü açılır.
Zaten dış politikayı salt stratejik oyunlar ve ulusların çıkar hesaplarının alanı olarak görmek genelde yanıltıcıdır. Dış politikayı bununla beraber ve bundan ayrı olarak bir medeniyetin kendi dışındakilerle kurduğu ilişkinin pratik uygulaması ve bu uygulamaları meşrulaştırma alanı olarak okumanın daha anlamlı olduğunu düşünürüm. Papa'nın Filistin ziyareti tam da bu tanıma uygun olarak dini ve siyasi temsiliyetin birleştiği, diplomasi ile ait olunan uygarlığın göstergelerinin temsil imkanı bulduğu bir geziydi.
Papa'nın Filistin gezisinin siyasi, diplomatik, stratejik boyutları kadar kültürel, dini sembollerinin de bir diplomasi aracı olarak nasıl yansıdığı birlikte okunmazsa bu gezi eksik anlamlandırılır. Üç dinin kesiştiği bu alana dair siyasetten, uluslararası dengelerden bağımsız hiç bir çözümleme yapılamayacağı gibi bunun arkaplanında yatan tarihi, dini, kültürel boyutu dikkate almayan analizler de sadece eksik değil, yanlış okuma olur.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/yazar/akif-emre/19705/papa-filistine-sevgi-siyonizme-saygi































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.