• İstanbul 15 °C
  • Ankara 17 °C

Ali Bal: Bizdeki sanatçılar

Ali Bal: Bizdeki sanatçılar
Sanatçı, halka gösterilen yönüyle meşhur bir kişidir ve daha çok şarkıcı ve müzisyen anlamında bir karşılık bulmuştu.

Zamanla halkın ekranlarda gördüğü popülaritesi yüksek kişiler de bu tanımlamanın içerisine girmeye başladı. Sinemada, tiyatroda kendisini kanıtlamış isimler de sanatçı kavramıyla karşılanır hâle geldi.

 

Kendisini sanatçı olarak takdim edenlerin arkasında ciddi bir basın desteği ve güç vardı. Televizyonlarda, radyolarda, dergilerde, gazetelerde kendilerini gösterenler sanatçı olmuşlardı. Sanatçı kavramı ne yazık ki hak ettiği anlamı bir türlü bulamamıştı. Sanatçı, toplumun önünde ve sürekli hayatı, düşüncesi, tarzı takip edilen bir kişi hâline gelmişti. Gerçekten de sanatçı böyle mi olmalıydı? Sanatın temsilini gerçekleştiren, üreten, kendine has tarzı olan ve eserleriyle var olan nice isim tanınmıyordu, tanıtılmıyordu.

Özellikle televizyonun toplum üzerindeki etkisini düşündüğümüzde, halkın televizyon ekranından gördüğü ve takip ettiği, hayranı olduğu birçok isim sanatçı olmuştu. Bu etkileşim, rol model olarak düşünüldüğünde gençlerimizi, insanımızı, hayatımızı, evimizi, yaşamımızı, tercihlerimizi belirler hâle gelmişti. Toplum üzerinde bu kadar etkisi olan sanatçıların veya sanatçı gösterilen kişilerin her yaptığı ettiği de normal görülür hâle gelmişti. Sanatçıların yanlışları, aile hayatları, özel tercihleri, giyimleri kuşamları toplumun çok çok dışında ve üstünde gösteriliyordu. Türkiye’de sanatçıları yönlendiren ve sanat kavramını uhdesine alarak toplumu modernize etmeye dönük hamleler gerçekleştiren ve toplum mühendisliğine soyunan perde ardındaki güçler, ne yazık ki bu milletin tarihiyle, inancıyla, kültürüyle, düşüncesiyle uyuşmuyordu. Zeki Müren’in tarzı tesadüfî değildir.

Tanzimat’tan itibaren başlayan bu dayatma ve toplumsal hayata müdahale ile birlikte başlayan alafranga yaşam biçimi gitgide bizi özümüzden, kültürümüzden uzaklaştırıyordu. Roman türüyle başlayan ve hayranlık uyandıran Batı tarzı yaşam, tiyatromuza, sonrasında ise sinemamıza geçerek bizi baştan aşağı şekillendirmeye başlamıştı. Sanatçı modernizmi temsil ediyordu. Türkiye’de, özellikle sinemada başlayan bu değişim evimizin içine, ailemize kadar girdi ve hayata bakışımızı değiştirmeye başladı.

Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/bizdeki-sanatcilar/

Bu haber toplam 248 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim