Aman avcı vurma beni

S. Cenap BAYDAR

Ankara’nın en güzel mevsimi gelmiş. Tatlı bir sonbahar esintisi, bu üstüne beton dökülmüş bozkır kasabasının hâlâ alıp vermeye devam ettiği nefes misali okşayıp geçiyor yüzümü. Artık daha eğik gelen güneş ışıkları mavi gökleri ve oynaşan afacan bulut kümelerini doyasıya seyretmeme müsaade ediyor. Tüm renkler, yetmişli yılların filmlerindeki renkler gibi donuklaşmış, matlaşmış, kim bilir belki de asıllarına rücu etmişler.

Hacı Bayram camiine doğru yürüyorum.

Şeref Taşlıova

Şeref Taşlıova

 

Ülkemizin ayaklı kütüphanesi, doğu irfanının alaylı profesörü, UNESCO’nun “yaşayan insan hazinesi” ilan ettiği büyük halk “aşığı” Şeref Taşlıova‘mız vefat etmiş, o mübarek insanın cenaze namazına iştirak edeceğim.

Hakkında yüksek lisans tezleri hazırlanan; Amerika Indiana Üniversitesi ve Almanya Berlin Üniversitesi tarafından Anadolu âşıklık geleneğinin temsilcisi olarak şiirleri derlenen, yaklaşık 150 civarında âşık havası (makamı) konusunda kaynak kişi sayılan, Türkiye ve Avrupa’da kırka yakın plak ve kaset yapan, topraklarımızın, medeniyetimizin mümin sedası Şeref Taşlıova için son vazifemi yapacağım.

Bakıyorum,  cami avlusunda cenaze için toplanmış mütevazi bir kalabalık. Ekserisi ceketli, kravatlı, emekli devlet memurları. Küme küme olmuş insanlar sohbet edip cenaze namazını bekliyorlar. Yıllar sonra eski dostlarını tekrar görenlerin ihtiyar yüzlerini aydınlatan tebessümleri, bir an için adeta tecessüm eden tatlı hatıralarının havada tüllenişi, hasretle sarılıp tokalaşmaları görülmeye değer.

Bir kaç saz aşığı görüyorum, bir kaç bürokrat. Çelenkler geliyor.

Öğlen ezanı gürül gürül dökülüyor Hacı Bayram minaresinden. Camiye koşuşanlar tamamen dolduruyorlar safları. Yer kalmıyor içeride. Bir hasır… Avluda, hemen cami duvarının önünde  yer buluyorum kendime. O muhteşem sonbahar esintisinin ibadete katkısından mahrum kalmayacağıma memnunum.

Öğle namazı kılınıyor, sıra cenaze namazında. Musalla taşının önünde saf tutuyoruz.

Sağa sola bakıyorum bir belediye başkanı görüyorum ama hükumetten kimsecikler yok. Kültürle alâkasının izlerine henüz rastlayamadığımız kültür bakanının kendisi yerine baş köşeye yerleştirilmiş çelengi sanki bir küfür gibi geliyor nedense. Bir de bakıyorum Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin en ön saftalar. Şaşkınlıkla bir “aferin be” çekiyorum içimden. Helal olsun diyorum…

Namaz kılınıyor. Hakkımızı helal ediyoruz. Kılıçdaroğlu ve Tekin pek tanımadıkları belli olan cemaatten birkaç kişiyle el sıkışıp ayrılıyorlar. Kalabalık yavaş yavaş dağılıyor.

Ben de bir kaç tanıdıkla selamlaşıp yola koyuluyorum.

Merhum Karslı aşığın emektarlığını yaptığı müzik coğrafyasından kanatlanan nihavend bir şarkı gelip, zihnime konuveriyor:

Aman avcı vurma beni

Ben bu dağın ay balam maralıyam

Maralıyam maralıyam

Avcı elinden ay balam yaralıyam

Bu dağlarda maral gezer

Tırnakların taşlar ezer

Ben yârıma neylemişem

Yârım benden ay balam kenar gezer

“Merhum Şeref Taşlıova bu dağın maralıydı diyorum” kendi kendime, bu dağların avcısı neden gaflet oklarıyla vurur onu?… Neden “bu topraklar edebiyatının”, “kadim medeniyetimiz” hamasetinin en çok pirim yaptığı günlerde bile bu toprakların bir büyük sanatçısı böyle mahzun, böyle boynu bükük uğurlanır son yolculuğuna? Nerede bakanlar, milletvekilleri? Hepsinin ne büyük meşguliyetleri var ki bu mühim yoklamanın kaçağı oldular?

Bu “aşık” neyledi o yârına ki o yâr her daim türküsünü terennüm ettiği Müslüman Anadolu insanının kıymetlerinden kenar geziyor?

Düşünüyorum, taşınıyorum bir cevap bulamıyorum.

Başımı kaldırıp bakıyorum, bana medeniyetimizin herşeye rağmen hâlâ çarpan zayıf nabzını, fersiz ama temiz nefesini hatırlatan bozkır rüzgârı şimdi Ankara kalesinde bayrakla raksediyor.

Acı bir tebessüm yerleşiyor dudaklarıma. Dilimde o türkü, yürüyorum şehrin uğultulu kucağına: “aman avcı vurma beni, ben bu dağın ay balam, maralıyam”…

 

25.09.2014 

Kaynak: http://salihcenap.wordpress.com/2014/09/24/aman-avci-vurma-beni/

Bu yazı toplam 666 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim