Üniversitelere girme ve kayıt yaptırma peşinde olan öğrenciler ve aileleri için önemli günler yaşanıyor. Elbette, üniversiteler için de. Üniversiteler merakla bulanmış bir umut-umutsuzluk yelpazesinde salınıyor. Özellikle Vakıf Üniversitelerinin yöneticileri her yılki soruların cevaplarını bekliyor. Üniversitelerini kaç kişi tercih edecek? Bunların kaçı kayıt yaptıracak? Bursluların reel oranı ne olacak? Üniversiteler yeni bölümler açarak büyüyecek mi yoksa bazı bölümleri kapatarak küçülmek zorunda mı kalacak?
Her yıl yaşanan bu tatlı-tatsız heyecan artık sıradanlaştı. Ancak, öyle anlaşılıyor ki, üniversiteleri büyük ve derin tesirleri olacak bir değişim-dönüşüm süreci bekliyor. Önce bir mitin altını çizelim. Üniversitelerin öncü, değişime açık, yenilikçi kurumlar olduğu inancı büyük ölçüde boş. Birçok durumda ve konuda üniversiteler son derece tutucu, değişime direnen bir tavır alır. Yaptıkları işin doğası, on yılların bazen yüzyılların gelenekleri ve yerleşik menfaatler bunun başlıca sebepleridir. En büyük yenilikler rekabetin egemen olduğu piyasadan gelir ve üniversiteler, çaresiz, onları izler. Dolayısıyla, yükseköğretim piyasasında rekabet arttıkça üniversitelerin kendilerini yenileme ihtimali kuvvetlenir.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/atillayayla/universitelerin-gelecegi/54782































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.