Ne istendi ve görüşmeler neden olumlu sonuçlanmadı bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz şu: YRP, AK Parti’den ayrılan siyasetçileri transfer ederek ve AK Parti’ye reaksiyonun adresi olmak umuduyla sahaya çıkıyor.
Cumhur İttifakı içinde yer almayan bir YRP’nin tepki oylarını toplayıp toplamayacağı muamma. Seçmen, ittifak içinde oylarını rahatça dağıtabilir ama ittifak dışı bir partiye kolay kolay yönelmez. Eğer yönelirse, bunun AK Parti’ye az da olsa zarar vereceği ama YRP’ye değil, başta CHP olmak üzere AK Parti’nin rakiplerine yarayacağı kesin.
YRP’nin, “yangından mal kaçırma”, “selden kütük kapma”, “döküntü toplama” olarak nitelendirilen bu politikasını şahsen çok yadırgamıyorum. YRP yönetimi ortada bir fırsat olduğunu düşünüyor ve bu fırsatı değerlendirmek istiyor. Son derece doğal.
Oysa YRP, kurulduğunda, kalıcı olma, uzun soluklu bir siyasi hareket inşa etme umudunu ve potansiyelini taşıyordu.
AK Parti’nin özellikle 2016 sonrasında merkeze daha fazla yerleşmesiyle birlikte dindar/muhafazakâr kitlede bazı hoşnutsuzluklar ortaya çıktı. Saadet Partisi’nin bu boşluğu dolduracak mecali hiç olmadı. AK Parti’den koparak kurulan Deva ve Gelecek Partileri ise bu boşluğu değerlendirmek yerine minik birer CHP olmayı tercih ettiler. YRP ise, ilkeli ve kararlı duruşu, cesur söylemleri, özellikle Kemalizm, LGBT ve İstanbul Sözleşmesi gibi meselelerdeki sağlam itirazları sayesinde bu boşluğu doldurma kabiliyeti gösterdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.