Orada anne, bebeğin/insanın sahip olduğu tüm her şeyi ifade eder.
Allah’ı ezelde ikrar edişimiz nasıl doğal kabul ediş ve yönelmeyse, çocuğun anneye yönelmesi de böyle bir duygudur. Kişinin inancı, dünyası, dünya görüşü ne olursa olsun bu böyledir. Ve bundan dolayı da çocuk padişah olsun, anne ise câhil-cühelâ; anne çocuğuna hep ismiyle hitap eder. Anne için çocuğunun dünyalık olarak edindiği mertebenin hiçbir önemi yoktur, o hep çocuğudur çünkü. Çünkü vatan duygusuyla hitap eder çocuğuna anne; aslîyyet duygusuyla, fıtrat ile... Çocuk da fıtratının kendisine fısıldadığının ne olduğunu çok da fazla anlamadan anneye yönelir hep. Padişah olduğuna bakmaz çocuk, çünkü annesi ilktir onun için. İnsanın edindiği ilmi, makamı, mevkisi ne olursa olsun, hiçbiri o ilkten büyük değildir. İlkten daha önemli, daha mübarek değildir. Anne, onun varlık sebebidir.
Allah ise varlık kaynağımızdır. Bundan dolayı Allah bizim için vazgeçilmezdir; biriciktir. Ama orada var oluşun bir numunesi, bir temsili olarak Allah kendi yaratışına en yakın noktaya anneyi yerleştirmiş. Anne, bizde daha sonra gelişen âidiyet duyguları neyse, onların hepsini kendisinde temsil eder.
İşte vatan duygusu da tam burada, anne kucağı ve baba ocağında vücut bulur. Vatan, vatanlık özelliğini burada kazanır.
Zihnimi toparlayabilirsem annemi, yani güzel vatanımı anlatmaya devam edeceğim.
02.12.2013 Milat































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.