IŞİD’in Irak ve Suriye’deki varlığı, bir taraftan nitelik değişimine uğrarken öte yandan ilginç koalisyonların kurulmasına da yol açıyor. IŞİD, öncelikle kuracakları devletin ihtiyacı olacak petrol ve su kaynaklarını hedeflemiş durumda ve bu strateji yeni bir keşif anlamına gelmiyor. Hemen tüm savaşlarda, işgal eden devlet işgal ettiği yerin önce can damarlarını ele geçirir, bu arada geçtiği yerleri tahrip eder, insanları öldürür ya da sürer. İşgalcinin siyasi eğilimleriyle uyumlu olmayan her moral simge yerle bir edilir, binalar, ibadethaneler yıkılır. İşgalci, ele geçirdiği yerlerde eski rejimi sonlandırır ve kendi rejimini kurar. IŞİD de aynen bu şekilde hareket ediyor. Ancak bu kez farklı olan, Ortaçağ savaşlarında olduğu gibi, çok uluslu ordu kurmuş olan bu yapının kendi ülkelerini işgal etmeleri. Diğer bir ifadeyle ortada devletler arası bir savaş yok, ama stratejiler devletler arası savaşlarda uygulananlara benziyor. Ayrıca haritalar üzerinde Irak ve Suriye diye iki ayrı devlet olması, bu iki ayrı devletin birer ayrı hükümetlerinin olması IŞİD’in katiyen dikkate aldığı bir konu değil.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/irak-ve-suriyede-sinir-asan-savas/yazi-907993































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.