• İstanbul 20 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 19 °C
  • Konya 17 °C
  • Sakarya 20 °C
  • Şanlıurfa 23 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 22 °C
  • Bolu 18 °C
  • Bursa 20 °C

Bilirim köleler özgürlük bağışlayamaz!..

M. Ali ABAKAY

Ey Can Yazıları

Ey Can!.. Mutsuzluklar üzerine kurulan hayatta kişinin mesud olması düşünülmemelidir. Mesudiyeti, maddiyata hapsedenlerin içinde bulundukları yaşam tarzında, sahte tebessümlerin yerini acılar alınca, zenginliğin aslında bir yoksulluğun habercisi olduklarını anlarlar, er geç.

Ey Can!.. Geçenlerde bir şiir dinledim, şairinin sesinden: Azize. “Bülent SÖNMEZ” imzasını taşıyan Azize, sanal ortamda oldukça dinlenen bir şiir. Şairi kendi halinde, bir dost, tanıdık isim..  Azize’yi olduğu gibi almak isterdim, yazıma.  “İnan Azize/ Sömürüyü sevmedikçe seni sevmezler” ifadesi, kanaatimce senin bu şiiri okumanı elzem kılacak.

Dost İnsan SÖNMEZ’in diğer şiirleri de kendi sesinden dinlenmeli, derim, kendimce.

Sadece Azize mi? Hayır, diğer şiirlerinin de dinlenilmesini isterim, şahsımca. “Şahsımca” , “Kanaatimce” derken, Azize Şiirini dinlerken, içimden kopan feryadı ve çığlığı, satırlara aksetmem oldukça güç. Mutlaka dinlemen lazım, Ey Can!..

Ey Can!.. Şiir dünyasında farklı bir söyleyişi ve imgeleri yakalayan Şair, dinlenmesi, takip edilmesi gereken bir isim.

Bilirsin, Ey Can, bir devrin yenilenmesinde, değişmesinde şiirin gücünü. Şiir, bir toplumun biriken öfkesidir, çağıldayan heyecanıdır, insanı diri tutan mesajıdır. Ben, bu yüzden kendimi bu alanda yeterli görmüyorum, açıkçası. Azize,  okuman gereken ve dinlemen gereken,  bir şiir.

Ey Can!..   Dirilişin muştucusu, habercisi, hizmetkârı KARAKOÇ, “Ey Sevgili” derken, damarlarda dolaşan kan, heyecanı nasıl doruğa çıkartıyorsa, geçmişe olan hasret, kişiyi kendisiyle hesaplaşmaya davet ediyorsa, bilmekteyim Azize, beni o derecede etkileyen şiir oldu.

Ey Can!.. Azize Şiiri’ni okuman için almıyorum, mektuba. İsterim, şairinin kendi sesinden  dinlemen ve asrımızın Azizelerinin çektiği sıkıntıyı, şairin perspektifinden görmeni. “Azize” denilince, tuhaf bir dünyanın içinde hissediyorum, kendimi. Edebiyat ise, sanat ise, kültürse, siyasetse, istenilen hayat ise, Azize, sessiz ve sakin ve derinden bir kuşağın hissiyatının sesi oluveriyor, farkında olmadan.

Ey Can!.. Bir yazımda Mehmed Âkif’i anlatmıştım, kendisinden hiçbir iktibasta bulunmadan. İsterim ki “Azize” denince meraklısı, hem şiirini hem şairini tanısın: “Bilirim köleler özgürlük bağışlayamaz!..”

Ey Can!.. “Kanadı kırılmış bir gençlik kalsa da arkamda “ diyen Şairin Azizesi, aziz olan insanlık mücadelesidir,  soylu bir direnişin şiirde tecessüm bulmuş halidir.  “Ortadoğu” denilen coğrafyada,  oynanan kirli oyunların, tezgâhlanan tuzakların,  hesabı-kitabı yapılan hayallerin önüne konulan engellerin varoluşuna zemin hazırlayan direnişin sembolüdür, yaşamı cehenneme çeviren anlayışın karşısında alnı açık başı dik duran, kararlılığın kendisidir.

Hüznün ruha damıtılmış özüdür, bir insanın kendi medeniyetini arayışıdır, kaybettirilmek istenen tarihin öze dönüşüne basamaktır, Yusufî sevdanın yeniden direnişinin adıdır, kolu kanadı kırk, kendi haline terk edilen coğrafyanın kalbindeki paslı hançerin çıkarılmasına çağrıdır, İslam Medeniyeti’nin varoluşuna sesleniştir, Azizenin şahsında.

Ey Can!.. Bugüne dek adedim olduğu üzere sana yazarken, benden istediğin ne varsa bildiğimce izah etmeye çalışmaktayım.

Şiirde elbette birçok isim vardır, edebiyat âleminde. Belki okumuşsun Azize’yi, Şairinin sesinden dinlemişsin. Şair, kendi şarkısını ekeceğini belirtir, toprağa. Ben bu şiiri, ruhuma ektim, bu yazı meyvesi oldu, Azize’nin.

Ey Can!.. Bilmen lazım ki Azize, bizim kendi hikâyemizdir. Azize’yi bu denli severek dinlememin, okumamın sebebi vardır. Bu şiir, aynı zaman şairin poetikasını oluşturur.

Ey Can!.. Kimseye haksızlık olmasın düşüncesiyle farklı isimlere yer vermememin sebebi, kimi şairlere haksızlık yapmama adınadır, bilmelisin.

Ey Can!.. Asrımızın Zeyneb’ i mi desem Azize’ye? Benim nutkum kesilir, Azizelerin hikâyesini dinleyince. Gözümden yanaklarıma aşina gözyaşım, dudaklarımda tuzluluk bırakınca, feryadım sessiz kalır, isyanım sessizliğe dönüşür ve satırlara yansır, kalbime gömerim acımı, derdim artar, ellerim havaya kalkar gayrı ihtiyarî ve derim ki; “Ya Rabb, Azizelerin çektiklerini biliyoruz. Onların hakkını zulmedenlerin yanına bırakma!..”

Ey Can!.. Azize, bizden biridir, çağımızın ayıbıdır. Bu ayıbı ortadan kaldırmak için, ne yaptık, yazmaktan ve konuşmaktan başka?

Azizem, senden özür dilemekteyim, dünya buna şahid olsun, yer ve gök şahid olsun, canlı-cansız her şey şahid olsun, senden özür diliyorum. Beni affedecek misin Azize? Ben ne kadar kötü birisiymişim de habersiz olanlara niçin seni anlatamadım, acılarına ortak olmadım, sesin kesilmedim, varlığını kabullenmede eline aldığın taş, gözünden düşen yaş, dilinden çıkan ah olmadım? Kendimi affedemiyorum, Azize?

Ey Can!.. Hepimiz suçluyuz, aslında Azize’yi okurken, okuyacağız ki hatamızın nerede olduğunu bilmemiz için.

Ey Can!.. Vasıtanla özdüğümüz Azizelerden özür diliyorum, tekrar. Özrümü kabul eder misin, Azize?..

“ Af dilemeye geldim affa lâyık olmasam da”     

13.11.2012

Bu yazı toplam 1815 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim