• İstanbul 11 °C
  • Ankara 12 °C

Cumhuriyet nasıl ilan edilmez?

D. Mehmet DOĞAN

Cumhuriyetin 100. yılı kutlanacak ya…Şu lâfları çok duyuyoruz ve duyacağız: “Atatürk ‘yarın cumhuriyet ilan edeceğiz’ dedi, ertesi gün toplanan Meclis cumhuriyeti oybirliği ile ilan etti. 101 pare top atıldı millet sevinç içinde ‘yaşasın cumhuriyet’ naralarıyla sokaklara döküldü…”

Bu kalıp cümleler cumhuriyetin ilanını gerçekten anlatabilir mi?

Okuyalım:

"30 ekim sabahı telefonla bahriye müfrezesi kumandanı bana şunu sordu: 'Şimdi Ankara'da Müdafaa-yı Milliye'den 29 ekim tarihli açık bir telgraf geldi. 'Cumhuriyet ilan olunduğunda, yüz pare top atın' diyor. Ne emir buyuruluyor?"

"Vali ile görüşüp size emir veririm' dedim. Telefonla vali beye sordum. Kendisine henüz bir işar vaki olmadığını hayretle bildirdi. Askerî makamların da bir şeyden haberi yoktu." (Paşaların Kavgası 192)

Kâzım Karabekir, Şark Cephesi kumandanı olarak Millî Mücadele’nin en öndeki liderlerinden biridir. Bütün kuzeydoğu Anadolu halkı Kâzım Karabekir’i millî kahraman olarak kabul eder. Çünkü Rusların çekilmesinden sonra buralara sahibiyet iddiasında olan Ermenileri askerî harekatla uzaklaştırarak bölgeyi işgalden kurtarmıştır. Karabekir, Cumhuriyet’in ilanından bir hafta önce 1. Ordu kumandanlığına tayin edilir. Aynı zamanda İstanbul millet vekilidir ve o günlerde Trabzon’dadır.  

Şöyle devam ediyor Kâzım Paşa:

"Ben hem meb’us ve hem de bir ordu kumandanı olduğum halde, bana da kimse bir şey bildirmemişti. Bu vaziyet, haklı olarak halkı da orduyu da telaş ve endişeye düşürdü. Daha dün yüreklerine ferahlık verdiğim zatlar, benden bu şeklin manasını soruyorlardı. Bu vaziyette tabiî cumhuriyetin ilanını ertesi günü dahi kutlayamadık. Bugün Kars’ın zabtı yıldönümünü sultani (lise) mektebi meydanında asker, halk ve mektep çocuklarıyla birlikte kutladık. Bu mektebi ziyaretle saatlerce meşgul oldum. Akşama kadar hâlâ ne vilayete ve ne orduya hiçbir iş’ar (yazılı bildirim) vaki olmadığından Ankara'ya şu şifreyi yazdım:

"Erkân-ı Harbiye-i Umumiye riyasetine

Trabzon 30/31.10.1923

Makine başında

Zata Mahsustur

30 Ekim sabahı vasıl olan 29 tarihli açık bir emirle; Müdafaa-yı Milliye'den Müfreze-i Bahriye'ye verilen emirde 'Cumhuriyet ilan edildi, yüz pare top atın deniyor. Fakat ne cihet-i mülkiye ve ne de askeriyeye bu bâbda bir emir gelmediğinden bir şey yapılamıyor. Vaziyetten haberdar edilmekliğimi rica ederim.

Kâzım Karabekir (Paşaların Kavgası, sf. 193)

Cumhuriyet Trabzon’da, muhtemelen ülkenin birçok şehrinde olduğu gibi günü gününe değil, ertesi gün de değil, ancak üçüncü gün ilan edilebilmiştir! O günün şartlarında Ankara bütün Türkiye’ye telgrafla anında ulaşma imkânına sahipken neden böyle olmuştur?

"31 Ekim sabahı ajanslarla beraber vilayete de tebligat geldiğinden top atılmasına emir verdim. Hükümet avlusunda resmî bir sûrette kutladık. Belediye reisi Vali beye aksi nutuk söyleyecekler de olabilir, bunun için hiç nutuk söylemese münasip olur. Vali Hazım Bey de muvafık bulmuş. Yalnız bir dua okundu." (Paşaların Kavgası, 194)

Cumhuriyetin ilanı ile ilgili olarak Nutuk’da verilen bilgileri dikkatle okuyan biri eğer bu ilan tarzı hakkında bildik ezberleri tekrarlıyorsa, onun ilim ve fikir haysiyetinden şüphe edilmelidir:

“Çankaya’ya gitmek üzere Meclis binasını terk ederken, koridorlarda bana intizar etmekte (beklemekte) olan Kemaleddin Sami ve Halid paşalara tesadüf ettim... Benimle mülakat için geç vakte kadar orada intizarda (beklemekte) bulunduklarını anlayınca akşam yemeğine gelmelerini Müdafaa-i Milliye Vekili Kâzım Paşa'ya tebliğ ettim. İsmet Paşa ile Kâzım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle beraber gelmelerini söyledim. Çankaya’ya gittiğim zaman orada, beni görmek üzere gelmiş Rize mebusu Fuad, Afyon mebusu Ruşen Eşref beylere tesadüf ettim. Bunları da yemeğe alıkoydum. Yemek esnasında; ‘yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz’, dedim. Hazır bulunan arkadaşlar, derhal fikrime iştirak ettiler. Yemeği terk ettik. O dakikadan itibaren, sûret-i harekat (hareket şekli) hakkında, kısa bir program tesbit ve arkadaşları tavzif ettim (görevlendirdim). Tesbit ettiğim program ve verdiğim talimatın tatbikatını göreceksiniz."

Mustafa Kemal Paşa tek başına cumhuriyet ilan edecek, fakat kendisini Meclis’te bekleyen iki kişi ile, Çankaya köşkünde bekleyen iki misafir dışında, Müdafaa-yı Milliye vekili ve Başvekil ile Hariciye vekili de buna şahid kılınacak.

Önce tesadüfen şahid olanlara bakalım:

Kemaleddin Sami Paşa Sinop milletvekili, sonra Berlin büyük elçisi. Halit Paşa, Deli Halit Paşa olmalı, Ardahan milletvekili, 1925’te Meclis’te katledildi. Kâzım Karabekir, bu iki paşa için “her ikisi de benim maiyyet kumandanlarımdır” diyor.

Vazife icabı davet edilenler:

Kâzım Paşa Müdafaa-yı Milliye vekili (Özalp, daha sonra uzun süre TBMM başkanı. M. Kemal’in Harbiye’den sınıf arkadaşı).

İsmet Paşa o sıralar hariciye vekili, cumhuriyetin ilanından sonra başvekil olacak. Fethi (Okyar) Başvekil ve dahiliye vekili. Paşa’nın çocukluk arkadaşı. Daha sonra Paşa ona danışıklı bir muhalif parti kurma vazifesi verecektir.

Diğer iki ‘meb’us: Rize meb’usu Fuat (Bulca) Mustafa Kemal’in akrabası. Afyon meb’us Ruşen Eşref (Ünaydın). Ruşen Eşref dışındakiler asker. Ruşen Eşref de Mustafa Kemal’in yazıcılarından. Anafartalar kumandanı Mustafa Kemalle Mülakat’dan sonra Millî Mücadele döneminde de yanında bulunmuş bilahire Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği yapmıştır.  

7 kişi cumhuriyetin ilanı müjdesini alıyor! Değil milletin Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın dahi mevzudan haberi yok!

Cumhurun haberdar olmadığı bir cumhuriyetin kuruluşu hakkında yine nutukta şu ifadeler yer alır:

"Efendiler, görüyorsunuz ki, Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ve onlarla müzakere ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların zaten ve tabiaten benimle bu hususta hemfikir olduklarına şüphe etmiyordum."

Ve cumhuriyetin ilanının ardından Kemal Paşa cumhurbaşkanı seçilir. Bu şartlar altında Cumhuriyetin cumhur için değil, cumhur reisi için ilan edildiğini anlamak zor değildir.

Cumhuriyet oybirliği ile ilan edilmiştir ve cumhurbaşkanı oybirliği ile seçilmiştir! Meclis’te bulunan 158 meb’us’un oybirliği ile!

Peki, o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi 158 milletvekilinden mi ibarettir? Hayır, toplam 291 vekil vardır. Bunlardan biri hariç, Mustafa Kemal’in listesinden seçilmiştir. Buna rağmen Ankara dışında bulunan vekillerin gelmesi beklenmemiş, hatta Ankara’da bulunanların bazı meb’usların Meclis’e gelmemesi için evlerinin önüne polis dikilmiştir!

Karabekir’den okuyalım:

"'Bir sabah top seslerinden endişe ile uyandık. Meğer Cumhuriyet ilan olunuyormuş. Ankara'dan gelen haberler Mustafa Kemal Paşa'nın yeni topladığı bir muhitile tam bir diktatörlüğe gittiğidir. Milli hakimiyet yerine şahsi hükümranlık kurulmuştur.”

Kâzım Karabekir şu soruyu sorar: “İstiklâlimizi kurtaranlar hürriyetimizi boğacaklar mıydı?" (Paşaların Kavgası 200)

İttihatçıların Türkiye’yi terk etmesinden sonra ilk hükümeti kuran Ahmet İzzet Paşa da camhuriyetin ilanını eğlenceli bir şekilde anlatmaktadır. Bu İzzet Paşa’nın sadrazam olmasında Mustafa Kemal’in payı büyüktür. Çünkü daha sonra “hain” ilan edilecek Vahidetdin’in orduda en çok görüştüğü, yakın bulunduğu ve fahri yaveri yaptığı Mustafa Kemal Paşa’dır. O İzzet Paşa’yı tavsiye eder. Paşa’dan da Harbiye Nazırlığı ister. Fakat olmaz!

"Gece yarısından sonra top atışlarıyla ilan olunan Cumhuriyet’ten sadece ahalinin değil, uykusunu seven bir kısım mebusların bile haberi olmamış, bu gürültüler Ankara halkında, olayın tam tersinin olduğu zannını uyandırmıştır. Fakat Gazi Paşa cömerttir. Bu hizmetlerine ödül olarak saygıdeğer mebusları, kendi yanında veya karşısında olduğuna bakmadan, maaşlarını 350 liraya çıkararak ödüllendirdiler! Türkiye Devletini bukalemuna çeviren bu kavga sırasında mebuslarımızın garip bir düşünce psikolojisi göze çarpar: Farz edelim ki, sabahleyin anayasanın en koyu tarafdarı olarak uykusundan uyanan bir kişi, akşamleyin Cumhuriyete oy verir, ertesi sabah bunun kırk yıllık ateşli tarafdarı olur, bir gün sonra yeni şekil hakkında kaside okumayanların aklına şaşar, nihayet bunların düşmanı kesilerek işin içinden çıkar."   (Ahmet İzzet Paşa: Feryadım, II, 240)

Cumhuriyet nasıl ilan edilmez? Ol hikâyat işte böyledir!

18435-002.jpg

 

 

 

Bu yazı toplam 417 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim