• İstanbul 16 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 15 °C
  • Sakarya 17 °C
  • Şanlıurfa 21 °C
  • Trabzon 15 °C
  • Gaziantep 19 °C
  • Bolu 12 °C
  • Bursa 18 °C

D. Mehmet DOĞAN’dan iki Kitap: Türk Kimliğinin Coğrafyaları ve Ergenekon

D. Mehmet DOĞAN’dan iki Kitap: Türk Kimliğinin Coğrafyaları ve Ergenekon
Türk tarih tezine göre Türkler Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmişlerdir. Cumhuriyet idaresi Türk tarihi ve dili ile önemli çalışmalar yapmış, kongreler toplamış ve resmi bir anlayış geliştirmiştir.

D. Mehmet Doğan’ın Yazar Yayınları’ndan çıkan Türkistan / Türkiye – Türk Kimliğinin Coğrafyaları kitabı Türk kültüründe klasik halini alacak bir kitap. Mehmet Doğan kitabında Türkistan bölgelerine yaptığı geziler ekseninde bölgenin tarihi hakkında önemli bilgiler verir. Kitapta Göktürk Hakanlığı’ndan itibaren sıkıcı olmayan bir dil ve genel bilgilerle Türklerin Müslüman olmaları, Çinlilerle ilişkileri, Moğollarla olan muharebeleri yanında Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlık süreçleri de ele alınır.

Buhara, Semerkand, Kaşgar ve Anadolu’nun İslamlaşması

Anadolu’nun Müslümanlaşmasında Horasan Erenleri’nin büyük etkisi vardır. Heterodoks kimlikli dervişlerin yanında Anadolu coğrafyasının Sünni kalmasında yine bu bölgelerin isimlerini taşıyan evliyalar yaygındır: “En ünlü Buharî (yani Buharalı) Bursa’da Emir Buharî, yani Emir Sultan idi. En ünlü Semerkandî ise, galiba Ankara yakınlarındaki (Şıhlar, Çamlıdere) Ali Semerkandî idi. Bolu’da bir yatırda ise bu iki şehir adı birleşmişti: ‘Semerkand ü Buhara Hazretleri’… Hamedan, Belh, Kazirun, Harakan, Tebriz, Erdebil, Hoy, Şirvan vb. yerleşmeler yatır literatüründe sık geçen isimler arasında yer alıyor.”

Mehmet Doğan Türk Kimliğinin Coğrafyaları’nda kültürümüzde önemli izleri bulunan yerler hakkındaki izlenimlerini kaleme alırken, buralara yaptığı gezilerde hali hazırda bu coğrafyalardaki kültür hayatı hakkında bilgiler verir, kültür adamları ve kültür hayatı hakkında gözlemlerini anlatır. Bölgenin tarihi ile kültür hayatını paralel değerlendiren Doğan, bilhassa Rusların egemenliği altında bu coğrafyanın kültürünü ve kimliğini hatırı sayılır ölçüde yitirdiğinin altını çizer.

Mehmet Doğan hem kendi çektiği hem de faydalandığı fotoğraflarla kitabı oldukça zenginleştirmiş. Kitap kuşe kâğıda basıldığı için resimler Türk sanatları hakkında da görsel bir şölen sunar. Bunlardan bir tanesi de Uluğ Bey Rasathanesi’ni gösteren fotoğraf. Türk Kimliğinin Coğrafyaları Timur sonrasında Anadolu ile aksayan ilişkilere ışık tutarken, Orta Asya’nın önemli bir bilim ve ilim hazinesi olduğunu gözler önüne serer.

Mehmet Doğan kitabında bazı anekdotlarda aktarır. Bunlardan biri de hem bilim adamı hem de devlet başkanı kimliği bulunan Uluğ Bey’dir. Yıldızları çok iyi inceleyen Uluğ Bey bir gün yıldız falında oğlu Abdullah tarafından Herat’ta öldürüleceğini görür. Kaderden kaçmak istercesine oğlunu orada bırakır, ayrılır. Ancak Horasan’a sefer yapmayı düşünürken, Herat’taki oğluyla çarpışmaya mecbur kalır. Uluğ Bey savaşı kaybeder, Semerkand’a sığınmak ister. Kendi atadığı kale komutanı onu içeri almaz, Siriderya kıyısındaki Şahruhiye’ye geçer. Fakat oradaki kale komutanı Uluğ Bey’i oğluna teslim eder. Uluğ Bey oğlundan Hacc’a gitmek için izin ister, ancak kabul edilmez, düzmece bir mahkeme neticesinde idam edilir. Babür, hatıratında olayı anlatırken Farsça “Babasını öldüren padişahlığa yakışmaz; padişah olursa dahi altı aydan fazla saltanat süremez.” beytini aktarır. Gerçek de beyitteki gibi gerçekleşir ve oğul Abdüllatif altı ay sonra bir suikastla öldürülür.

Cumhuriyet’in Dönüşümü ve Ergenekon

D. Mehmet Doğan Türk Kimliği’nin Coğrafyaları ile birlikte Son Darbe Ergenekon kitabını da yayımladı. Doğan Ergenekon kitabında Türkiye’nin içinde bulunduğu süreçle ilgili fikirlerini tarihsel perspektifin ışığında açıklar. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Kemalizmin yani resmi ideolojisinin dış baskılarla teşekkül ettirildiğini söyleyen Doğan, Lozan’ın ve Lozan’ı kabul etmeyen I. Meclis’in bu konuda önemli bir dönüm noktası oluşturduğunun altını çizer. Türkiye’nin gelinen aşamaya kadar hali hazır ideolojisiyle bir yere varamayacağının kabul edildiğini açıklayan Mehmet Doğan, Ergenekon sürecinin bunun en bariz göstergesini oluşturduğunu anlatır.

Resmi İdeolojinin Önlenemez Çöküşü, Türkiye’yi Doğru Anlamak, “Komitacı Devlet”in 100. Yılı, Yakın Tarihi Olmayana Göre Okumak, 1908 – 2008 Darbeciliğinin Yüz Yılı, Gerilimden Beslenen Siyaset başlıklarını taşıyan kitapta Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait tarihsel gerçekler resmi tarihten farklı olarak sunulurken, milliyetçilik, kavmiyetçilik, Turancılık ve ulusçuluk, laiklik ve diğer birçok kavramın açılımı, devletin örgütlenmesindeki etkileri üzerinde durulur. Mehmet Doğan’ın İnkılap Tarihi dersi veren hocalara yönelttiği sorular, aslında Türkiye’nin hangi dinamikler üzerinde kurulduğu, hangi yöne sevk edildiğini sarahaten gösterecek evsaftadır: “1. Türkiye, 23 Nisan 1920’de nasıl bir yönetime sahipti? Padişah 6. Mehmed mutlak bir hükümdar mıydı, yoksa meşrutî bir yönetimin devlet reisi mi idi?, 2. Osmanlı Devleti’nin son Meclis’ine Mustafa Kemal Paşa’da seçilmiş miydi? Yani Ankara’da Meclis toplanmadan önce İstanbul’da bir Parlamento var mıydı?, 3. İstanbul’daki Parlamento Ankara’da daha sonra toplanan Büyük Millet Meclisi’nin savunduğu ‘misak – ı millî’ ilkelerini ortaya atmış ve kabul etmemiş miydi?, 4. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a gizlice ve herkesi kandırarak mı çıkmıştı?, 5. Ankara’daki ilk Meclis açılırken İstanbul’daki Padişah Halife’ye nasıl bir tavır takınılmıştı?, 6. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan ilk Meclis binasının toplantı salonunda Mustafa Kemal’in vecizeleri mi asılıydı, yoksa bir ayet – i kerime mi?, 7. İlk Meclis, laiklik üzerine yemin ile mi açılmıştı? Açılışta ne üzerine yemin edilmişti? Onu bir tarafa bırakalım, Meclis kürsüsünün üstünde ne vardı?” (s. 44 – 45)

Mehmet Doğan Ergenekon kitabı boyunca benzer yönde Türkiye’nin gündemine yerleşmiş birçok konunun bize gösterildiğinden farklı mahiyette olduğunu anlatırken Ergenekon sürecinin resmi ideolojinin gerilemesinde belirgin bir etkiye sahip olduğunu düşünür. Doğan’a göre bir zamanlar atılması hayal bile edilemeyen adımlar atılıyor; bu atılımlarla Türkiye’nin gerilimden beslenen oligarşik iktidarının sonu gelmese bile, etkisi hayli azalacaktır. Mehmet Doğan’a göre Ergenekon süreci ile sivil ve askeri bürokraside, Türkiye’nin yapısını oluşturan farklı kültürel ve etnik unsurların konumlarında, hukuktaki düzenlemelerle birlikte ülkede yıllarca sözü geçen kesimlerin etkinliği azaltılmaktadır. Bu süreç aynı zamanda Cumhuriyet idaresinin geciktirdiği zorunlu dönüşümün en verimli çabalarındandır.

Ercan YILDIRIM

Bu haber toplam 1469 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim