Kendimizde ve kendi varlığımızda sahip olduğumuz yaşamla yetinmek istemeyiz. Başkalarının düşüncesinde düşsel bir hayat yaşamak isteriz. Düşsel yaşamımızı güzelleştirmeye, korumaya çalışırız durmadan ve gerçek olanı ihmal ederiz.” diyor Pascal. Sahip olduğu yaşamın üzerine çıkan, neredeyse başka bir boyutta yaşayan, düşsel âleminde halinden memnun olan, acılarını teknik bir cesaretin ardında saklayan, kendini unutmak için kendiyle gereğinden fazla konuşan delikanlıların hikâyesinden bahsedeceğim size. Vicdansızların, vicdanlarını sızlattığı küçük çocuklardan bir de.
Güray Süngü’nün Ekim 2016’da İz Yayıncılık’tan çıkan dördüncü öykü kitabı Vicdan Sızlar, her şeyden önce büyük bir Türkiye panoraması sunuyor bize. Sınırları aşıp denizleri geçip Ortadoğu’ya uzanıyor ardından. Coğrafya sadece kader değil, keder de oluyor aynı zamanda. Ölüm eksik edilmiyor mesela öykülerde. Savaşlar, işkenceler, çatışmalar, hırsızlar, esrarkeşler, kendini jiletleyenler, bombalar, illa ki delirmek, delirmek, mülteciler… “Çağdaş bir kentsoylu” hikâyesi değil elimizdeki. Kanıyla canıyla memleketten. Hemen ardımızdaki mahalleden. Türkçe’yi abisinden on yaşında öğrenebilmiş annelerimizden. Dünyada, kendi babasına merhamet duyacak kadar fazla yaşamış yetimlerden. Sanayileşme ve modernizmin sonuçlarına apartman merdivenlerini silerek maruz kalan yengelerden. Güzel kızlarla uzun uzun konuşamayan utangaç oğlanlardan. Bir bombayla taşa dönüşen çocuklardan. İnsanın insana dar ettiği hayattan.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/kitap/25022/delirmeye-meftun-oldurmeye-meyyal-vicdan-sizlar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.