Giriş:
Ele aldığımız hamamlar, tarihî özelliğe sahip olan, mimarî özelliklere sahip, dünden bugüne gelen ve bu yönüyle kayda değer vasıflara sahip hamamlardır. Aslî vasıflarını korumakla beraber, günümüzde atıl duruma düşmüş, bir bölümü başka amaçlar için
kullanılan, tescilli olmasına rağmen yer yer işyerine dönüştürülmüş bu tarihî yapıların dünden bugüne seyrini ele alacağımız hamamlar, korunması gereken tarihî yapılardır.
Diyarbakır'da hamamların yapılış tarihi, en erken üç yüz yıl öncesine dayanır. Nüfusa paralel yapılan hamamların insan sağlığında üstelendiği önem oldukça fazladır. Şehrin insan sağlığına önem veren anlayışı, temizliğe gereken ilginin gösterildiğini belgelerle ortaya koymaktadır. Bulaşıcı hastalıkların önünün alınması ve daha önce görülen afet halini alan hastalıkların önüne geçmek için, şehre alınanların, girenlerin ilk önce yapacakları iş, hamamda iyi şekilde yıkanmalarıdır. Yıkanan ve temizlenen kişinin, kişilerin şehre alınışlarıyla ün yapmış Diyarbakır'da bunun yadırganmaması gerekir.
Diyarbakır Kalesi Üzerine Tespitler
Oldukça önemli bir konumda olan şehir, Site şehir devletidir. Bu site şehrin önemli özelliği, başka şekillerde ele geçirilmesi düşünüldüğü için, biz bu bu hamam geleneğinin siyaseten vaz geçilmez yönünü aslî hale getirmiştir. Birçok kez kuşatılmış olan ve alınması güç kalesiyle düşman istilasına her daim uğramak tehlikesiyle karşı karşıya olan şehirde, hamama alınma, başta alınan tedbirlerin ilki gibi görünmektedir. Belki de hamama alınanın üzerindekilerin ne olduğu öğrenilmek istenmiştir, nereden geldiği bilinse de kimi bulaşıcı hastalıklardan korunma ve bu niyette olanların önü kesilmek istenmiştir. Kimi soğuk savaşların önünü kesmek amaçlı şehre gelenlerin yıkanmaya mecbur edilmesi, üzerinde fazla durulmayan bir hadisedir. Bunu ileri sürerken, düşüncemizi destekleyen başka yazarların olup olmadığını, araştırmacıların bizden önce bu konuyu ele alıp almadıklarını bilmiyoruz. Bu nedenle hamamlar bahsi geçen kimi araştırmaları okuduk, bu konuda bilgiye rastlamadık. Ele alınan hamam konularında mimarî özellikler üzerinde durulmuş, yapıların banîsi yer almış, bu yapıların diğer yapılarla benzer özellikleri vurgulanmıştır.
Hamamlar bahsine girerken öncelikle şehrin muhafazasına değinmek istiyoruz. Muazzam yapısı ile Diyarbakır Kalesinin yüzü aşkın burca sahip olması ve dünden bugüne gelişte üstlendiği fonksiyon, Diyarbakır Şehir Site Devleti'nin milat öncesinden yakın zamana kadar kendi yapısını koruması oldukça ilginçtir.
Subarrulardan yakın zamana kadar Diyarbakır Kalesi, İç Kale'den Dağ Kapı ve Mardin Kapı çizgisine ulaşmış, Roma Dönemi ile günümüzdeki şeklini almıştır. Osmanlılara
kadar birçok egemenliğin kendisini beylik-devlet olarak gösterdiği şehir, 1515 yılından Cumhuriyete kadar başka bir egemenliğin altına girmemiş, en uzun, kesintisiz egemenlik dönemini Osmanlılar Devri'nde görmüştür. Dolayısıyla kesintisiz olan bu dönemde mimarî zenginlik, sosyal yapıdaki çeşitlilik artmış, kesintisiz olan egemenlikle beraber
şehirde valilik yapanların isimlerine yaptırdıkları bayındırlık hizmetleri de artmıştır.
İç Kale'den etrafa suya atılan taşın beraberinde büyüttüğü halkalar misali genişleyen çerçevede bu tarz yapı zenginliği, sürekliliğini 19.Yüzyıla kadar devam ettirmiş, Osmanlı'nın devlette ve ekonomide gittikçe durağan hale geldiği, savaşların baş gösterdiği zamana kadar
şehirde olan zengin iş hayatı, sosyal ilişkilerin varlığı konumuz olan hamamların da gözde olmasına etki etmiştir.
Hamam Kültürü'nde olan vazgeçilmez yıkanma anlayışı, inançla da ilintilidir. İslâm Dini'nin temizliğe verdiği önem, hamamların sayıca artışını sağlamıştır. Varlıklı kişilerin inanç boyutunda kendilerine hayır getiren işlere yönelmesi, sadece cami ve köprü yaptırmakla
sınırlı kalmamış, bîmaristan, çeşme, imaret ve hamam da hayırseverlerin ilgi alanına girmiştir. Hayatı kolaylaştırmak, insanlara hizmet sunma ve böylelikle yaşamı nitelikli kılma ve dolayısıyla Hakkın rızasını kazanma anlayışıyla oluşturulan vakıflar, işlenebilirliğini de bir zincir şeklinde olan akarlarla ayakta durmuştur. Kimi köylerin gelirleri, büyük arazilerin gelirleri, değirmenlerin işletilmesi bu vakıfların sürekliliğinin sebebidir. Günümüzde birer vakıf olan hamamlar, zaman içinde el değiştirmiş ve kimi vakıf malları şahıslara satıldığı için mevcut yapısıyla harap bir durumda yıkılmakla baş başa kalmıştır. Zaman içinde atıl durumda kalan birçok hamam da sahibi olmadığı için ya da yerine başka bir yapı
konduğu için bilinmezlikler içinde tarihteki yerini almıştır. Hamamları tanıtırken hamamların mimarî özellikleri ele alınmayacaktır. Çünkü bu başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Amacımız artık aslî özelliklerinden soyutlanan bu yapıların turizme kazandırılması ve kültür-sanat faaliyetleri kapsamında kullanılmasıdır.
Diyarbakır Hamamları
Diyarbakır Merkezde bulunan Hamamlar, Sur İçi'nde kümelenmiştir. Bu hamamların günümüzde bir işlevi bulunmamaktadır. Hamamların tarihî eser olmasına rağmen bazı hamamların ana caddelere bakan bölümleri, açılarak, iş yerine çevrilmiştir. Bu hamamların şahısların mülkiyetinde olması, hala bu işgalin devamlılığını sürdürmesine sebep
vermektedir.
Diğer illerde görülen tarihî hamamların kültür- sanat aktivitelerine açık olma hali, Diyarbakır'da söz konusu değildir. En son onarımdan geçirilen Kadı Hamamı için böyle bir iddia basına yansımış ise de Kadı Hamamı'nın kültürel faaliyetlere yönelik taleplere cevap verilmediği ve ihalenin iptali ile Vakıfla Genel Müdürlüğü'ne ait yapının atıl
vaziyette olduğu görülmektedir. İbrahim Bey Hamamı'nın Kültür Bakanlığı'nca satın alınmasından sonra herhangi bir çalışmanın olmadığı gözlemlenmiş ve bu hamam da işlerliğe
kavuşmamıştır.
Şehrimizin en büyük hamamı olan Deva Hamamı, bulunduğu konum ve hacim bakımından kültür- sanat eksenli, turizme kazandırılması gereken bir eserdir. Bu yapının halen belirsiz durumu, diğer hamamlar için de aynıdır. Paşa Hamamı, Vahap Ağa Hamamı, Melek Ahmet Paşa Hamamı, İskender Paşa Hamamı,...
Çoğumuzun bilmediği Cemşid Beg Hamamı, yıkılmakla karşı karşıyadır.Hazreti Süleyman Yolu üzerinde bulunan bu hamam, sağ içte yer almaktadır. Bu hamamın ön kısmı işletmeye açılmış ve sağ kısmı yapı inşa edildiği için fazla seçilmemektedir. 1950'li yıllarda yıktırılan Suveyka-Suakar Hamamı'nı bilenlerin olmadığı ortamda, Melek Ahmed Paşa camii yanında bulunan Küçük Şensu Hamamı, bir oldu-bitti ile yıktırılmış ve yeri halen boş bulunmaktadır.
Gerek Evliya Çelebî'de geçen gerekse diğer araştırmacıların eserlerinde yer alan kimi hamamların bugün yerinin bilinmediği şehrimizde, mevcut hamamlar korunmadığı takdirde aynı kaderi paylaşacağından kimsenin şüphesi yoktur. Birçok hamamın bakımsız
olması, çatılarının akması, korumasız oluşu, zaman içinde değeri anlaşılacak olan bu yapıların yerinin doldurulmayacağını bilmemize rağmen, çalışmaların olmayışı konuya duyarlı olanları üzmektedir.
Yakın zamanda yazdığımız ve Kadı Hamamı'nı konu alan makaleyi sunarken, diğer hamamların akibetini tartışmaya, kimin tarafından nasıl yapıldığını anlatmaya, mimarî özelliklerinin ne olduğunu belirtmeye, gerçekten gerek var mı?
Çermik'te, Silvan'da ve Eğil'de, Çüngüş'te bulunan hamamların birçoğu yıkılmaktan ve başka amaçlarla kullanılmaktan dolayı unutulmuş durumdadır. Lakin Çermik'teki ve Çüngüş'teki hamamın koruma altına alınması gerekir. Sadece iki ilçemizde ayakta kalan bu hamamların elden gitmesiyle şehir merkezi dışında hamamlardan bahsetme söz konusu olmayacaktır. Her ne kadar bu iki hamam onarımdan geçirilmişse ve gereken tedbirler alınmış ise de atıl halde bulunmaları, zaman içinde tahribata açık olması demektir. Çermik'te bulunan Kaplıca Hamamları gelir getirici olduğu için işletmeye açık halde iken Çermik'in en büyük hamamının kapalı oluşu, yapılara ne derecede ilgili olduğumuzu gösterir. Çermik'teki hamamın şehir merkezindeki hamamlardan bir farkı yoktur, gerek hacimce gerek bulunduğu konum itibariyle merkezi yerdedir.
Daha önce kullanılan ve ihtiyaç halinde olan hamama gitme adedinin,günümüzde ihtiyaç olmaktan çıkması, bu yapıların kapalı tutulmasına cevaz vermezken, amacımız, bu yapıların onarılması, hem şehrin turizme yönelik bir yüzü konumunda hem de istihdam alanları oluşturma amaçlı olmalıdır.
Daha önce yayınladığımız Kadı Hamamı'na ilişkin yerinde tespitleri içine alan makalemizden ilgili bölüm:
Kadı Hamamı Üzerine Birkaç Not*
Çok değil, bundan üç yıl önce Kadı Hamamı'nın onarıldığı ve turizme kazandırılacağı basında yer aldı. İhalesi yapılıp, turistik amaçlı kullanılacağı konuşuldu. Parlı-İparlı-Palu Cami Minaresi'ne bakıp, ne var ne yok derken, Hamamın açık kapısından içeri girdik. Bir turistik kazanımı görmediğimiz hamamda restorasyon sonrası beklentilerimiz boşa çıktı. Çoğu yerleri akmış, sıvaları dökülmüş, işlevsiz hamamda gördüklerimiz bizi şaşırttı. Biz, bu hamamın onarım sonrası şeklini merak etmiş ve birkaç kez kapısı kapalı olduğundan içini görememiştik.
Hamamı ihale yoluyla alanların burayı sadece "Hamam" olarak işletmelerine karar verildiği için, yapının turizme kazandırılmadığını
öğreniyoruz. Tesisatının yanlış bağlandığını öğrendiğimiz Hamam, dökülen sıvaları ile akan kimi tavan yerleri ile bir depo biçiminde.
Üç sene senede % 20 kira artırımıyla hamamın işletmesini üstlenen taraf, bu yapının sadece hamam olarak ihaleye çıkarıldığını, başka bir amaçla kullanılmasının mümkün olmadığını sonradan öğrenmiş ve işletme hakkını almalarına rağmen, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile anlaşmaya varıp tek taraflı fesihle rahat bir nefes almış. Yaptıkları harcamaları geri alamayan işletmeyi alan taraf, şimdi hamamın atıl
halde olduğunu belirterek, bu yapının sadece hamam olarak kullanımının söz konusu olamayacağını belirtmekte. Bir dönem mezbelelik olan, birçok tarafı yıkık hamamın bazı kesimleri onarılmasına onarıldı da restorasyon sonrası iç hali, yine içler acısı durumda görünüyor.
Onarımı yapılan bir yerin beton sıvaları, elde un-ufak olmakta, yer yer tavandan su sızmaları alenî görülmekte. Biz, diğer hamamların içler parçalatan halinden çok restorasyonu yapılan Kadı Hamamı'na dikkati çekmek istiyoruz. Caddenin karşı tarafında Melek Paşa Hamamı'nın çatı kiremitleri, hamamın durumunu ortaya koymaktadır. Önü ve yanı dükkâna çevrilen hamamın ana gövdesi, korkuluk olarak görünürken, diğerleri de farklı değil. Deva Hamamı, Paşa Hamamı, Kadı Hamamı gibi restorasyondan geçip kilitli duran İbrahim Paşa Hamamı,... Yazımız sadece hamamlarla sınırlı olsaydı, şehir merkezinde olan ve bir oldu-bitti ile yıktırılan Melek Ahmed Paşa Camiî bitişiğindeki Küçük Şensu Hamamını, şimdi yerine pasaj-iş yeri yapılan Suveyka Hamamı'nı ve diğer hamamları enine boyuna anlatırdık.
Bilmeyenler için Suveyka'nın şimdi "Suakar" şekline dönüştüğünü belirtelim ve yerine yapılan İşyerinin de Nebî Camiî Karşısında olduğunu hatırlatalım. (...)
(*) Güneydoğu Ekspres Gazetesi agm 9/12/2011
02.05.2012
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.