Arada bir yazmayı bir kenara bırakıp sohbet istese gönül, “ Yazı köşesinde sohbet olur mu? Yazı yazman, daha önemli. Nihayetinde yazdığın yazılarında şehri anlatıyorsun. Yazını okuyan on kişi bile olsa, bu onların üzerindeki hakkındır.” uyarısına eşlik eden içimdeki sese, bu yazımda uyma isteğim söz konusu değil.
Hayalimizde daima arzuladığımız bir Diyarbakır Şehir Araştırmaları Merkezi var, siz adına “Diyarbekir Evi “diyebilirisiniz, “Şehir Kültür Sanat Merkezi” yakıştırmasını yapabilirisiniz. İki senedir bu konuda yazdıklarımızın kitap boyutunu geçecek denli hacme ulaştığını belirtmek istiyorum. İsteyen okurlar, sanal ortamdan “Şehir Araştırmaları Merkezi” yazarak, bu konuda onlarca makalemize ulaşabilir.
Bizim Şehir Araştırmaları Merkezi kurulmasını istememiz, sadece yaşadığımız şehirle ilgili istem değildir. Amacımız, her şehrin kendince bir Şehir Araştırmaları Merkezi’ne kavuşmasıdır. Bu görüşümüzü onlarca makale ile dile getirirken, şehrimizde konuyla ilişkili destek beklediğimizi sanmayın. Bu merkezin kurulması, herkesin üzerinde olan bir görevdir, aslında. Bakarız ki yarın birkaç şehir araştırmaları merkezi de kurulabilir, şehrimizde. Elbette isim hakkını kendimize ait bildiğimiz Şehir Araştırmaları Merkezi yerine, “Kent Araştırmaları Merkezi” denilir, kurmak isteyenler varsa.
Bu şehre ait ne varsa bir araya getirilmeli, yazılı, görsel, sözlü ve beraberinde gelenler…
***
“Diyarbakır Beden Beden” ismiyle hemşehrilerimizin kurduğu bir facebook sayfası var. Elbette bir ara onlarca site söz konusuydu, benim için. Hepsi şehri merak eden ve şehrine olan sevgisini, saygısını, özlemini, hasretini dile getiren hemşehrilerimizin yayınladıkları fotoğraflar, bildirdikleri haberler, oldukça önemli hatıralar söz konusudur, bu grupların sayfalarında.
Ben her ne kadar takip etmeye çalıştım ise de zaman, sanal ortamda eriyen buz dağına dönüşür, açıkçası. En iyisi bir grupta kalmak ve arada bir kendimce, gücüm oranında katkı sunmak istedim. Gücenen gruplar varsa özrümüz, kabahatimizden büyük olmasın.
Diyarbakır Beden Beden Sayfasında bir ileti paylaştım, aşağıdaki gibi:
GRUP DOSTLARI'na ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA
Uzun zamandır, kitaplarda bir ibare var: Diyarbakır’ı Tarihe Değil Tarihi Diyarbakır’dan 'dan Sorunuz, Öğrenmek gerekir"
Bu sözün sahibi, Elazığ-Harput'tan Diyarbekire gelen ve ZGL'de öğretmen olarak görev yapan Ahmet KABAKLI'ya aittir. Notlarımızın arasında yer verdiğimiz bu açıklama ne bir atasözüdür ne de sahibi bilinmeyen bir sözdür. Diyarbakır'da yayınlanan Karacadağ Dergisi'nde Sorumlu Yetkili olarak çalışan ve Sorumlu Müdür olarak görev yapan KABAKLI'ya bir yazı yazması istenmiş, KABAKLI da bir mektup göndererek, bu ifadeyi mektubunda kullanmış. Ahmet KABAKLI Diyarbakır'da 1950'li yıllarda görev yapmıştır. Bu güzel sözün sahibini, bu güzel sözüyle anmak istedim, fikri çizgisi, ne olursa olsun. Doğru olan her yerde doğrudur ve bu günden sonra bu söz kullanılırken sahibini de bilmek gerekir, kanaatindeyim. Bu hususta açıklamamız, Güneydoğu Güncel Gazetesi'nde yayınlanacak bir makalemizde yer almadan durumu Grup DOSTLARIMIZ ile paylaşmak istedim. Derginin sayısını, sayfa numarasını, yılını bu makalede belirteceğim. Selamlar”
İletimize cevap veren Değerli Dost İnsan Recep ACAY, şu açıklamayı yaptı:
1-Sevgili Abakay,"Diyarbakır'ı Tarihe Değil, Tarihi Diyarbakır’dan Sorunuz" derdi, rahmetli yazar Esma Ocak."Öğrenmek Gerekir"i duymamıştım ondan. Onlarca kitap yazmış, yazdığı öyküler, senaryolaştırılıp sinema film "Berdel" yapılmış bir yazar,bu ifadeyi kullanırken,bu fevkalade güzel sözün sahibinin ismini ifade etmez mi? Kusura bakma,bu sözün, Yazar Ahmet Kabaklı'ya ait olduğunu bilmiyordum.Sözünü ettiğin mektubu da bu sitede yayınlarsan çok sevinirim.Ayrıca,bu sözün rahmetli Ahmet Kabaklı'ya ait olduğunu yazma ihtiyacını neden duyduğunuzu da merak ettim.
2- Çok teşekkür ederim Sevgili Abakay. Başkasına ait olan bir sözü kendisine mal etmek erdemli bir davranış değildir. O söz Diyarbakır'ın büyüklüğünü gösteriyor. O söz bir Diyarbakırlı olarak bana gurur veriyor. Kim söylemişse doğru söylemiştir... Bunu gündeme getirdiğin için sana tekrar teşekkür ederim.
***
Yıllardır, birçok kitapta ve dergide rastladığım, daima açıklayayım dediğim bu sözün sahibini ifşâ etmek, bugüne kısmet oldu. Birçoğumuz bu sözün ilk söyleyenini bilmiyoruz ve Diyarbakır Halkevi Karacadağ Dergisi’nde yayınlanan bu mektubu bugüne dek kimse ele almadı. Ele alınmaması bence büyük eksikliktir, bir bakıma. Bu sözü söyleyeni açıklamamız sonrası, “Eeee, söylemişse söylemiş. Bize ne kardeşim?” diye itiraz edecek olanlar vardır.
Konuşmalarda ve kimi yazılarda kullanılan bu sözün ilk söyleyenini, sahibini belirtmemizin kendimizce bir önemi vardır, aslında. Bu şehir, herkesi büyülemiştir, büyülemeye devam etmiştir.
Kimi zaman bu sözle kuruldu, bir çok yazı ve bununla başladı, birçok konuşma. Biz, Şehir Araştırmaları Merkezi’nin neden kurulması gerektiğini makalelerimizde anlattık. Onun için meraklısı bu yazıları okumalı düşüncesindeyiz. Elbette daha sahibini bilmediğimiz birçok söz vardır.
Albert Louis GABRIEL’in şehrimize dair söylediği açık hava müzesi sözü de çok kullanılır. GABRIEL’in kendimizce eleştirilecek yönleri vardır da Diyarbekir Kalesi’nin önemli bölümlerini yıktırılmaktan kurtaran isim olması, bu alanda yaptığı hizmetler ve günümüzde kalenin konumunu bir yerde kendisine borçlu olduğumuzu hissetmemiz, eleştirilerin yazıya dökülmesine engel gibidir. Ancak, özel sohbetlerde bu konu dile getirilebilir “of record” olarak, yazılmamak kaydıyla.
Sohbetimizin devamında hem Ahmet KABAKLI’ya değineceğiz hem Albert Louis GABRIL’e.Onların sözlerinin kaynağını belirteceğiz.
Arada bir adeta kendinde eksiklik görenler, birkaç kitapta yabancı yazarların, seyyahların sözlerini fısıldar, yazılarında. Bu şehrin hakkında yerli olanların sözlerini almaları, şehrin değerini mi düşürür? Yabancı yazarların, seyyahların sözü, şehre değerinden fazla kıymet mi katmaktadır?
Söylenecek çok söz vardır, dinleyen okursa ve düşünürse. “Şehir Araştırmaları Merkezi” düşüncemiz, hayat bulursa, “Diyarbekir Evi” gerçekleşirse o zaman bakışlarımızın, yazılarımızın ve bu şehir hakkında yazılan kitaplardaki kimi bilgilerin değişeceğini belirtiyoruz.
13.07.2012
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.