• İstanbul 20 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 24 °C
  • Konya 20 °C
  • Sakarya 21 °C
  • Şanlıurfa 24 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 21 °C
  • Bolu 17 °C
  • Bursa 19 °C

Ey Can - 4

M. Ali ABAKAY

Elimin altında sana yazdığım yazılar durur, mevsimlerden yazdır, günlerden Pazar ve sıcak bunaltıyor tümden insanı.

Yazmaya üşenmiyorum, her taraf adeta kaynamaktadır, cayır cayır. Bana gönderdiğin mektupta memleketten bahseder durursun, Ey Can!...

Her hafta en azından beş-altı-on çalışma yayınlamak zorunluluğundayım. Sanma ki karşılığında bir ücret almaktayım, yazdıklarımın.

Bilirsin kahvehanelere, oyunhanelere, eğlencelere hep soğuk duran biriyim, Ey Can…

Bilmektesin ki her yazılan yazı, geleceğe yollanan bir çağrıdır, bugünü anlatmaya.

Biliyorsun ki yazdıklarımız kendi halimizde olduğumuzun göstergesidir.

Bileceksin ki her yazanın varmak istediği bir hedef vardır, amaç vardır.

Ey Can!... Biz sadece yazar dururuz. Biz, her yazdığımızın paylaşılmasını isteriz.

Taşrada olmanın sıkıntısı ne kadar da zor, Ey Can!..

Allame-i Cihan olsan, ağzınla kuş tutsan, kelimenle kuş yakalasan, bir türlü kemikleşmiş yargıları yıkamazsın, kıramazsın, parçalamazsın. Birçok kısır döngü içinde kaybolmak, ne kadar acı verir, insana bilemezsin.

Ey Can!... Yazdıklarımı okuduğunu ifade etmişsin… Bak, doğrusunu söyleyeyim, öyle kitaplardan, makalelerden cümleler araklayıp yazmak istemem, akademik olsun diye başkasının fikrini çalmam, intihale karışmam.

Bilirsin ki her yazdığımız ilk yazıldığı gibi durmaktadır, yayınlandığında. Şu bilgisayar çıkalı, sadece klavyeyle başım hoş değil. Yazdıklarımda yanlışlıklar başını alıp gider, çoğunlukla.

Şehir hakkında yazarken şehre vefa göstermeyenleri, duymayanları kesinlikle affetmem mümkün değil. Koca koca adamlar, yazdıklarının arkasında durmaz oldu, bunlar ne cami ne medrese ne han ne hamam ne kilise ne konak, şehirde nerede kıymetli bir alan varsa üzerindekinin harap olması için elbirliği içinde çalışıp durur. Allah’tan İstanbul gibi değil yapılarımız. Bilirsin Diyarbakır’da bazalt taşındandır, yapılar. Ahşap binalar gibi tutuşmaz… Şimdi harap olanlara baktığımda insan eliyle yıktırılanların okuduğu bedduadır, bir bir görüntüleriyle dile gelen.

Ey Can, hiç yüzyıllarca ayakta duran yapılara kıyılır mı?

Onlar da bir can taşır, bizim gibi.

Onların duvarlarına sinmiş yaşayanların sesi vardır, duvarlar neşelerine, acılarına tanıklık eder.

Ey Can!.. Emin ol ki yazacak çok şey vardır.

Gel ve gör ki her yazılan para etmez oldu, bizim memlekette.

Çocuklar ya topçu ya popçu olmak ister, durur. İkisinde de alınterinin payı oldukça az ve kısa yoldan zengin olma hayalleri kuruluyor.

Ey Can!.. Alın terinin söz sahibi olmadığı her mala, her mekâna, her kazanca (!) haram diyen benliğim, var oluşumun gayesi etrafında şekillenmedikçe yaşantı, bu hayattan ve yaşantıdan alınan tada yabancıyım.

Ey Can!.. Önümde Nuri PAKDİL’in kitapları var. Bu kitapları okumaya çalışıyorum, otuz sene sonra, bir daha bir daha okuyarak. Sezai KARAKOÇ’un kitaplarının dördüncü okumalarına, kışın ömür vefa ederse başlayacağım. Ahmed ARİF, on kez okundu. Biliyorum iki uç insan olan Nazım HİKMET ve Necip FAZIL söz konusu… İkisini de okuyan biri olarak, birinin popülaritesine öbürünün dili kullanma maharetine hayran kaldım

Ey Can!... Diriliş dergilerini, Edebiyat Kolleksiyonu’nu Büyük Doğu’yu sormuşsun. Okuman gereken diğer dergileri de ihmal etme: Mavera, Yönelişler, Aylık Dergi, Varlık, Gösteri, Sanat, …

Merak etme saydığım dergilerin çoğu zaten kepenk indirdi.

Bilir misin, dergileri birkaç kez okusam bile mana olarak, kitaptan daha doyurucu. Ol sebeple dergiler Cemil MERİÇ’i hatırlatır, bana.

Ahmed Hamdi TANPINAR’ın çalışmalarını sormuşsun…Ben, ne kadar istedimse dahi ısınamadım. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü okumanı salık veririm. Onun Bursa’da Zaman Şiirini oku. Osman Ziya SABA’yı okumalısın. Cahit Sıtkı’yı zaten bilirsin. Nurettin TOPÇU’yu okumanı isterim. Kalkıp burada yüzlerce isim sıralayamam. Biri birinden değerli isimleri ifade etmekten de hazzetmem, bilesin.

İstersen Hafız istersen Mevlana. Yalnız “Mevlana” derken sadece bizim Mevlana’mız yok. Her ülkenin bir Mevlanası vardır ve okunmaktadır.

Yaşayan isimleri dile getirmem pek şık olmaz, sanırım. Kesinlikle “Dünya Klasikleri” ismi altında yayınlanan kocaman ciltleri, daima okumak için ertele. Klasik olma sıfatını bu yazarlara kim vermiş? Gerçek o ki merak ediyorum. Bizde Arap ve İran Edebiyatı- Düşüncesi daha yeni tanınıyor.

Nobel ödülü alan yazarları bir türlü okuyamıyorum. Ben, benim adıma kitap okuma kriterine sahip çıkanları esefle kınıyorum. Lakin sesimi duyuracak imkânım nerede?

Aslında eline bir yazar-şair listesi yap ve gel… İstediğin yazarların, şairlerin kitaplarını fakirhaneden al.

Yahu, ben İstanbul ve Ankara görmüş biri olacağım, ta Diyarbekir’den kitap dileneceğim. Biz kitap beklerken sen  bizi bekle, dur!..

Bak, her cum’a günü cemaati çok olan bir cami avlusunda dur ve sadece kitap kabul edeceğini ifade et.. Bir günde televizyonlara çıkar, meşhur olursun. Zaten bir gariplik yapıldığında bu ülkede gündeme gelmek çok kolay bir iş oldu.

Ey Can, aklını başına al. Bizim kaşıkla topladığımızı kepçeyle dağıttığımız nerede görülmüştür?

Aslında kimi okursan oku, amacın bilgide tecrübe sahibi olmaksa mesele yok. İstediğin kadar oku. Okumanın zararı olduğunu söyleyenlere okumamanın faydasını anlatmalarını söyle.

Ey Can!.. Bilmelisin ki geçmişten bugüne gelene saygı göstermeyenler, yarın dünde kalacak bugüne de sahiplik etmeyeceklerdir.

Ey Can!... İlk kez böylesine bölük-pörçük yazmaktayım. Biliyorsun çoğu güzel yazılar da endazesi düşmüş cildin içinde dağılan kitapların içinden düşen yapraklar misalidir.

Ey Can!... Muhabbet eksik olmasın yüreğinden ve kaleminden kin ile nefretin rengine bulanmasın mürekekp!...

Ey Can!.. Dünya bir oyalanma yeridir, anladım.  Bilmelisin ki yaşam dediğimiz ömür, sadece bir ruya derecesindedir, dünyada inanan için.

Muhabbet, ancak dil ehli olanların işidir.

Gönlümden geçen bu, kalemin dile getirebildiği şimdilik bu.

Selam, selamın manasını fehmeden içindir, gerisi sadece hikâye.

22.07.2011

Bu yazı toplam 1518 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim