Gönlüme her seslenişte karşımda duran zorluklarla nasıl baş edeceğime dair umutsuzluğa kapıldığım anlar vardır, yalnızlığın imbikten damıtılmış gibi ruhuma verdiği sıkıntıyı giderme babından uzanıyor, elim yanı başımdaki kitaba ve sadece kısa bir ifade seçmek istiyorum, kendimce: “Bilin ki, ben size gönderilmiş bir elçiyim.”
Ürperiyor, bedenim ve kendimden geçiyorum, adeta. Zihnimi kurcalayan sorular yumağı, kördüğüme dönüşen bunalımlar bir bir kalkıyor, aradan ve tekrar okuyorum, aynı ifadeyi:” Bilin ki, ben size gönderilmiş bir elçiyim.”
Söyleyenin insanlığa sunmuş olduğu mesajın, tebliğin arka plânı… Dağılan sisler, yerini bambaşka bir sükunete büründürüyor, çevreyi. O eski sıkıntılar ki az önce ortadan kalktı.
Bir başkadır, yalnızlık bazen; sahipsiz olanın sahibine sığınır, insan.
Emin beldelere hicret etmeli, insan.
Kendisinden uzakta olan ışığa bir hicrete kalkışmalı, insan.
Yalnızlığını giderecek dostlar aramalı, insan.
Bazen uzaklardan gelen sese kulak kabartmalı gönül ve kendi içinden sarsmalı düşüncelerini, kendine dönmeli, heva ve heveslerinden uzak biçimde tefekküre dalarak.
Bir dağ başında, sessiz ve sedasız.
Kimselere görünmeden yaşanan med-cezir sağnağı.
Yalnızdı, bu çağda yazan biline.
Her yazı, yazanın sırtında bir ağırlık taşır, bu gün.
Yazılanlara bakıldığında insanın bir çocuk misali kumda oynayıp, kumdan kaleler yapar gibi duruşu vardır, özgün olmayan.
Yazan, yalnızdır; çaresiz değil.
Yazan, kendi iç dünyasını aksettirir dış âleme; bilinmez değil.
Yazana destek verilmesi gereken yerde haset ve kıskançlık, iftira ve gıybet…
Yazan, bir yolcudur, gelip geçtiği yerde kendinden bir iz bırakan.
Konuşan da öyledir.
Kendini aşan insanlar emsal alınmalı, yeryüzünde.
Kendinden izler bırakmalıı, hicrete yol alan kişi ardında.
Hayatın onulmaz acılarına sebat gösteren yazan, beklemektedir, adeta asumandan gelecek rahmetle, kurak iklimlerde gönüllerin yeşermesi için, merhamet kırıntılarının yeniden nevş u nema bulması için.
Açılan eller, sahibini memnun etmedikçe, avuçlardan gönle giden yolda ele geçen bir şeyler olmamalı; olması düşünülemeyen…
Yazan, ne yazdığını bilmelidir.
Yazılan hayırsa hayır şerr ise şerr olarak, kayıt altına alınır, medeniyetimizde.
“Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.”diyen sese yönel ve içinde ne varsa kus, insan haliyle.
Temizlen ve arın, yeniden yaşama.
Kalemindeki mürekkebi boşalt, varakına ”Besmele” ile başla, hayra vesile olması için yazdıklarının…
Sen, kendi içindeki kaleyi fethetmesen, başka kaleleri düşlemen hayaldir, husrândır…
Sen kendini yenile ve çık yeniden günyüzüne..
Gündüzleri karanlığa çevirenlerden sor hesabını, yaşamanın.
15.10.2011
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.