“Çok değil, bir asırdan daha az bir zaman evvel, bir kervana katılan ya da heybesini omuzlayıp atına binen, Galiçya’dan (İspanya’da özerk bir bölge) Dalmaçya (Hırvatistan Adriyatik) sahillerine, Kafkasya’dan Suriye, Lübnan, Hicaz ve Yemen’e….
Bir başka baştan da Mısır, Tunus, Cezayir, Fas ve Trablus’a kadar hiçbir devletin kontrolünden geçmeden ve polisine hesap verip, pasaport almadan gidip gelinebilirdi.
Amma, bağ bozumu mevsimi gelip salkımlar bir bir ana kütükten kesilerek vatanın reng-i ruhsarı solar olunca, ba’s-i badel-mevt gününün baharını beklemek, beklerken de rüzgârların, yağmurların, karların şiddet ve zahmetine katlanmak gerektiğine inanarak; bağcının bağının üstüne titremesi, çabalaması. Böylece bir yeni uyanışa hazırlaması lüzumu nasıl inkâr olunur”. Samiha Ayverdi/Bağbozumu.
Oysa yüz iki yıl önce Cumhuriyeti kuran irade ve millet, Osmanlı değil miydi? Subaylar Osmanlı Paşaları ve askerleri değil miydi? Bin yıl önce bu toprakları kim vatan edinmişti? Bin yıllık bir devlet ve millet, kökünden ve kütüğünden nasıl kopartılmıştı?
Bu sorulara akli cevap vermek lazım! Cumhuriyeti kuran millet, bu toprakların has sahipleri değil miydi? Geçmişi inkâr ve kötülemek, yok saymak, hatta tarihini bile doğru dürüst yazmamak ve yazdırmamakla ne kazanıldı, ne elde edildi? Hepsi bizim değil mi?
Gerçi Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın dirayetli duruşu sayesinde son 20 yıldır bu inkârın önü alındı. Şükür!
Yazının devamı için:https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/huseyin-ozturk/bin-yillik-bir-devleti-yuz-yildan-ibaret-saymak-50585.html?page=3






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.