• İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

İbrahim Halil ÇELİK : Hüseyin K. Baykuş : Urfa’nın Ses Bayrağı İdi

İbrahim Halil ÇELİK : Hüseyin K. Baykuş : Urfa’nın Ses Bayrağı İdi
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
  Allah rahmet eylesin.  Mekanı cennet olsun. 
        Üzüntümüz çok büyüktür. Meyus ve mukedderiz . Urfa’nın ses bayrağı yarıya indi bugün . Derler: Şairler öldüğü gün;  gökyüzünden birer yıldız kayarmış.  İşte bir yıldız  kaydı bugün semadan . Bir şair Urfa’da yürüdü öte aleme. Bu şair  çok sevdiğim,  yiğit insan Hüseyin Baykuş’tu. Ruhu bugün berzah alemine  uçtu yeniden. Çünkü ruhu  ervah aleminden inmişti yeryüzüne.O, bizim gençler arasında yetişen candan bir insan , sabahlara kadar okuyan iflas olmaz bir kari, dostunun dostu, düşmanlarınada kök söktürecek  dile sahip, düşündüğü korkmadan ama usulüne göre insanların yüzlerine söyleyen ve bu söylediklerini de hayatında yaşayan biri idi. 
       Hüseyin cesur, menfaatsiz, biperva ve ilkeli bir duruşa sahip idi. Boyuna bosuna bakmaz sevmediğine kafa tutacak kadar da diklenirdi. Onun bu kurreliği çok  meşhur idi akranları arasında. Kale Boynunun Topdağı yamacında doğmuş, büyümüş ve  çocukluğunun sevdaları burada boy atmış  o,  feleğin çemberinden geçmiş bir yiğit idi. O, cömert ve misafirperver bir karaktere sahipti   Vara/ yoka bakmaz evde bir şey yoksa bile  gönlünü sofra ederdi gelen misafirlerine. Hüseyin’in elindekiyle kanaat eden bir derviş  yanıda vardı aynı  zamanda. Onun hiç rızk endişesi duyduğuna bu alemde şahit olan olmamıştır.  Rızkın Allahtan olduğuna iman etmişti. Aza kanaat eden,  gönlü gani bir levent idi Hüseyin. Hakikatı çölde susuz kalan ve  yüreği yanmış bir derviş gibi arardı. Onun bu hakikat aşkı  tüm dostlarınca bilinirdi. 
     Hüseyin;  Belediyede kendisine tevdi edilen tüm işlerin üstesinden gelen iyi bir teşkilatçı idi.  O kendisine verilen görevleri yapan bizim yüz akımızdı. O, bulunduğu her ortamda elinden düşürmediği Adıyaman dağ tütününden  sardığı cıngaralarını   çiğerlerine bayram ettirircesine çekerdi içine. Onun gönülü imanlı, başı dumanlı olurdu her dem. Hüseyin çocuk ile çocuk , efe ile efe, edip ile edip, şair ile şair, siyasetçi ile siyasetçi idi. O,  dini konularda ivazsız bir özgürlükçü idi.  Hüseyin fiiliyatta Kur’an ve sünnetin dışına çıkmayan sağlam bir itikada sahip  bir şair , düşünce ve fikir adamı idi. O, sosyal hadiseleri  bile kendi  feraset terazisinde tartar ve o ateşin beyinin eleğinden geçiren  yürekli bir denge adamı idi. 
62546e59-a823-4053-b994-e784ab2dbb56-001.jpg
       Hüseyin’in espiri yanı çok kuvvetli idi. Benim espirilerime de en ince nükteleriyle cevap verir di o. Bu ince zekası onun farkındalığını her dem fark ettirirdi diğer arkadaşları arasında. Onunla aynı devrede Belediyede işe aldığımız gençlerden şair Ahmet Kaya ile iyi dosttu. . Ahmet Kayanın çok genç yaşınında vefatına bencileyin o da çok üzülmüştü. Bu üzüntüsünü de güzel  bir yazı ile kaleme almıştı Ahmet Kaya kitabında. İnanıyorum ki Urfa Yazarlar Birliği şubesi bu kez  Hüseyin içinde bir armağan çıkarır. O buna layık bir insandır. 
     O , hem Kürtçenin hem de Türkçenin ses bayrağı idi. İyi edip , iyi bir şair ve de bir aile babası idi Hüseyin Baykuş. O , güzel bir  insan ve iyi bir mümindi.  O , davasının eri ,bir gönül adamı ve gözü tok ibir Urfalı idi. O, Urfa’nın kültür ve irfanına  hizmet etmiş dürüst bir şair ve fikir adamı idi. Harran Kültür ve Folklor Dergisinde çok emeği vardır. Urfa Belediyesi Kültür hizmetlerinde inkar edilmez emeği vardır birlikte çalıştığı değerli arkadaşlarıyla. 
       Hüseyin Baykuş,  Urfa’nın yetiştirdiği değerli kültür adamları, edip ve şairleri  arasında  öte aleme iyi atlara binerek  erken gidenlerden biridir. Daha ne emelleri vardı onun edebiyat,  sanat ve şiir aleminde. Yeni yeni şiir kitapları,  beğendiği fikir adamlarının yeni biyografileri ve yeni  yapılacak roman kurguları vardı heybesinde Hüseyinin. O , benim de otobiyografik  hayat hikayemi bir roman tadında senelerdir yazmaya çalışıyordu. Daha mükemmel olsun diye yazıyor ama tadına varamadığı için bozuyor ve yeniden yazmaya çalışıyordu. Bu senelerce  devam edip gitti. Sanırım bitirmiştir  Çelik’i. Daha iyi, her zaman  iyinin düşmanı olduğunu unutuyordu Hüseyin .   O’dan geriye kalan tüm projelerini inanıyorum ki , onun güzide evlatları  mutlaka hayata geçireceklerdir. Onun bu mirası bizim   için   bir kıymettir. Şairler toplumların   ses bayraklarıdır. Onların bayrakları  her dem göklerde dalgalanır ve sesleri de yeryüzünde yankılanır durur okunan dizelerinde . Şairler insanların gönül bestekarlarıdır.   Onlar gamda ,kederde ve kıvançta  insanların can dostlarıdır. Şairler dizeleriyle her dem gönüllerimizde  diridirler. 
      Urfa gerek nesir ve şiir de ;  iki güzel ustasını erken yitirdi. Biri rahmetli Sait Yakut ve diğeri de Hüseyin K. Baykuş’tur.   Rahmetli Sait Yakut , Sühreverdi gibi otuz sekiz yaşında ,Toroslarda bir trafik kazasında vefat etti. Onun sünnet üzere kulak yumuşaklarına kadar uzayan simsiyah saçları , yemyeşil yakut gözleriyle ve o güleç yüzü senelerdir hiç gitmez gözlerimin önünden. Ne güzel sohbetlerimiz olurdu şiir ve edebiyat üzerine. Onun  konuşurken o sıcak mümin ifadeleri yankılanır hep kulaklarımda. 
      Hüseyin Baykuş ise, altmış üç yaşında ; Urfa’nın yaz yatılarında, kendi apartmanın damında kurdukları tahtabentte , gökten yere ağmış yıldızlar ve  burçları  seyir için uzanıp   yatağında dalmışken seyrine , Saba  makamında okunan sabah ezanıyla   bu muhteşem manzarayı bırakıp aşağı abdest almaya inerken, ıslak zeminde ayakları  kayıp , düşmüş ve kalçasını kırmıştı. Hüseyin kırılan kalçasından ameliyat oldu  ve başarılı geçen bu ameliyattan sonra eve çıktı. Gerek hastanede ve gerekse  evde her gün onunla telefonla konuştum.  Onunla çok şakalaştık durduk bu ameliyatı üzerine . Meğer evde fenalaşan ve  nefesi kesilen Hüseyini vefalı evlatları derhal Hastahaneye  kaldırmışlar.  Doktorlar Hüseyin’e  ağzında “  mantar ”  ve “ boğazında  da  mikrop ”  teşhisi koymuşlar.  Tedavisi için  iki gün  yoğun  bakıma almışlar. Bunu sonradan öğrendim   O, Nebevi bir  sinde   ecel  geldi  onu  aldı ve  o da  dönülmez   sefere çıktı.  . Onun  geride bıraktıkları bizim için kıymetlidir.  Onundan deriye kalan  şiir , makale , hikaye , roman ve diğer edebi  çalışmaları gün yüzüne çıkarılırsa  hayırla anılmasına  vesile olacaktır . 
       Şair Ahmet Kaya da erken gitmişti öte aleme pandemi döneminde .   Beni çok derinden etkiler  bu ani gelen genç ölüm haberleri. Hep tetikte ve  kulağı kirişte beklemişimdir  böyle acı haberleri. Ey insanların ağızlarının tadını kaçıran ölüm !. İnkar edilmez bir gerçeksin.  Bir gün herkes için  saati gelince o  geleceksin. Vakti geleni  ne bir saat ileri,  ne de bir saat geri bırakırsın.   
     Yıl 2023 ve 16 Ağustos Çarşamba sabahı. Saat sekiz elli sekizde beni arayan büyük oğlu Mahmut Nedim : “ Halil amca, baban vefat etti bu sabah. “ dedi ağlayarak. Dondum kaldım bu ağlayan ses karşısında. Mahmut Nedim’in bu hüzünlü ağlayışı beni yürekten yaraladı. Mahmut Nedim ağlıyordu seslice, bense içimden sessizce ağladım durdum. 
     Hüseyin , Ankara’da kaldığı dönemde rahmetli Ferhat Koç ve gerekse  rahmetli şair Mehmet Rağıp Karcı ile olan sohbetlerimizde onun usta soruları hep aklımdadır. Divan ve günümüz edebiyatı üzerine kallavi sorular sorardı. Saatlerce bu sohbet devam ederdi. Rağıp Karcı , Ferhat Koç ve D. Mehmet Doğan, Cumali Ünaldı , Mehmet Oymak , Faruk Uysal onu çok severlerdi. Bir zamanlar Memursen bünyesinde kurulacak Mehmet Akif İnan Vakfının yönetimi ona verilecekti. Vakıf senedini bile hazırlamıştı. Çok heyecanlı idi Hüseyin. “ Abi göreceksiniz bu vakıf ile neler yapacağız neler? “ der sevinirdi. Ama her güzel işte olduğu gibi , bazı manialar çıkardılar onun önüne ve bu iş akim kaldı . Ankara’da çıkaracağı bir dergi için  bir miktar kaldı o da olmadı ve yeniden Urfa’ya geri döndü. 
      Dönüşü “ Termi “ yazmaya yaradı. O zor günlerin adamı idi. Benim kalemindeki mürekkep gibi idi Hüseyin . Her Urfa’ya gelişte mutlaka Şeyh Zülfükar  Baran’ın dergahında Oğlum Muhammed Fatih, Mikdad Lamih ve Hüseyin  Baykuş ile misafir olurduk. Zülfükar ile Hüseyin’in o tatlı sohbetlerine bazen hiç müdahale etmeden saatlerce dinlerdim. Onun engin  tasavvuf bilgisine hayran kalmıştım . Hiç öyle bir mecrada böyle bir bilgiye  sahip olacağına ihtimal vermemiştim. Onun kalemi her dem hakkın burhanı olmuştu. Dili de mutlaka hakkı söylerdi. Gönlü de zikirde idi onun. Her Urfa’ya gelişimde ona mutlaka yeni kitaplar  getirirdim. Eli boş geldiğimi hatırlamam senelerce. Ona getirdiğim o kitaplarla bir kitaplık kurdu desem mübalağa olamaz. O da bana: “  İbrahim Halil abim benim kitap bankamdır! “ dermiş arkamdan  çocuklarına. Çok sevindim bunu duyduğuma. 
     Daha bir kaç ay önce benden: “ Ağabey ne kadar kitap alacak hakkım var senden “  demişti . Bende:” On kitap yeter mi? “ demiş kendisini kızdırmıştım. Sonra gönlünü alıp ne kadar isterse olur demiştim. Çok sevinmişti. Ama olmadı. Hüseyin’e getireceğim kitaplar bu kez kitaplığımda yetim kaldı. Ancak bu gelişimle ona kitap yerine bu yazdıklarımı getirdim. 
     Her ölüm erkendir,  ama  bu ölüm gerçekten çok erken oldu benim için. Kadere imanımız tamdır ve boynumuz  kıldan incedir onun karşısında. “ Ey Ölüm madem  geldin,  hoş geldin,   sefa geldin! “  demekten öte elimizden ne gelir ki ? Ah , Hüseyin’im ah ! Yazdığın Kürtçe romanın ismi “ Term “ gibi , bugün  sende dört kollu termde( tabuta) dostlarının omuzlarında  gidiyorsun  berzah aleminin ilk kapısı olan kabire. Kabrin cennet bahçelerinden bir bahçe olsun. 
     Çift kubbedeki kabrin bakıyor Urfa’ya tepeden. Bak ölümünle bile  yine bir kurrelik yaptın bize ? Nemrut’un ateşini gülistana çeviren Anzelhaya ve Halilülrahmamana  ruh penceresinden tepeden bakıyorsun  .  Aslının yaratıldığı kara toprağa yatarken bile yine kurresin sen. Doğdun  Top Dağının eteklerini arkana alıp, önünü Urfa’ya vermen ne güzel oldu ?  Ruh şad olsun!  Selam söyle bizden önden giden tüm dostlarımıza. Yarın sıra gelecek bizlerede. Dilerim ölümsüzlükler ülkesi ahirette şairlerin sultanı şair Yusuf Nabi ile komşu olurursun. O şiir halkasında okunacak gazeller, kasideler, naatlar  ve beyitlerin  havada uçuştuklarına  şahit  olmak isterdim doğrusu .
     Dostlarımızın  güzel şiirleri ve diğer  kıymetli eserleri   gönüllerimizde yaşarlar her dem. Sende gönüllerimizde yaşayacaksın Hüseyin’im eserlerinle. Yolun açık olsun aziz kardeşim benim. Yolun açık olsun. 
     Başta edebiyat, sanat , kültür ve fikir camiasına , onu seven tüm dostlarına,  değerli ailesine  ve  kıymetli evlatlarına yüce Rabbimden sabırlar diliyorum. 
      Başımız sağolsun. 
     İnna lilahi ve inna ileyhi raciün.
                                              cd14f41c-6561-4312-99bf-d0311ed908be.jpg
                                                 Hüseyin Baykuş (1960-2023)
Bu haber toplam 823 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim