Bundan tam 100 yıl önce… Birinci Dünya Savaşı… Bütün dünyanın gözlerini Osmanlı’ya çevirdiği günler… Osmanlı’ya karşı savaşanların geçtiklerinde topraklarımızı tarumar edeceklerine inandığı, Osmanlı devletinin ise, ümmetin bütün coğrafyalarından bölgeye akan ve şehadet ruhu taşıyan askerleriyle canla başla savunduğu Çanakkale… Denizden ve karadan saldıran düşmanın bütün donanımına, büyük yüklenmelerine rağmen, bütün yoksulluklara ve yoksunluklara rağmen “geçilemeyen” Çanakkale…
İşte tam da o günlerde Suriye, Lübnan ve Filistin’den yola çıkıp Ekim 2015’te İstanbul’da bir araya gelen, Padişah tarafından ağırlanıp daha sonra Çanakkale’ye hareket eden, edebiyatçılardan, gazetecilerden, şairlerden, hatiplerden oluşan ilim heyeti; günlerce Çanakkale’de siperleri ziyaret ediyor, top ve kurşun sesleri arasında vatan mücadelesi veren askerlerimizle, komutanlarımızla sohbetler ediyor ve ülkelerine döndüklerinde Çanakkale’de olan biteni dünyaya duyurmak için her adımda yeni bir hikayeye şahitlik ediyor…

Türkiye Yazarlar Birliği’nin “100 Yıl Sonra İlim Heyeti Çanakkale’ye” adıyla yeniden gündeme getirdiği hadise, 21- 25 Ekim tarihleri arasında, zaferden 100 yıl sonra yeniden idrak edildi. Lübnan, Suriye, Filistin, Mısır, Bosna, Azerbaycan, Kosova, Yemen’den ümmetin 100 yıl önce olduğu gibi bugün de dertli birçok coğrafyasından yola çıkan yazarlar, şairler, akademisyenler, gazeteciler İstanbul’da buluştu ve Çanakkale’ye hareket etti. Çanakkale’de beş gün geçiren heyet; Bolayır’da Namık Kemal ve Süleyman Paşa’nın kabirlerini, savaş alanlarını, siperleri, simülasyon merkezini, zaferde büyük emeği geçen 57. Alay şehitliğini, Conkbayırı’nı, Halep tümeni olarak da bilinen, Mustafa Kemal’in subay kadrosuyla yer aldığı ve oradaki başarısıyla paşalık rütbesini kazandığı 25. Tümen’in savaş bölgesini, dörtbin askerle gelen Anzak’ların geçemediği Arıburnu’nu, Denizcilik Müzesi’ni ve Nusret Gemisi’ni, Çimenli Kalesi’ni ziyaret ettiler. Bütün ziyaretler sırasında, kendilerine gezdikleri bölgelerdeki tarihi bilgiler de sunulan heyet, 25 Ekim’de İstanbul’a döndü. Heyette bulunanlar, son olarak Topkapı Sarayı’nı ziyaret ettikten sonra izlenimlerini yazmak üzere ülkelerine döndüler.

Beş gün boyunca Çanakkale’de bulunan heyetteki isimlerle dönüş yolunda konuştuk, izlenimlerini Vahdet okuyucularıyla paylaşmalarını istedik... İşte Çanakkale’nin 100 yıl sonra yeniden hissettirdikleri ve düşündürdükleri…
Prof. Kırlangıç: Kültürel mücadele öne çıkmalı

Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, zaferin 100. yılı dolayısıyla düzenledikleri kültürel ve manevi faaliyetin bugün için çok anlamlı olduğunu ifade ederek, “Bugünkü kuşaklar için o günleri yad ederken, kültürel boyutunu da göz önünde bulundurarak o zenginliğimizi ve bu savaşın topyekun bir savaş olduğunu, bugüne de yansıyan taraflarının bulunduğunu unutmamak gerekiyor” diyor. Bugün de aslında yedi düvele karşı mücadele ettiğimizin altını çizen Kırlangıç; “Ama bu mücadelenin daha çok kültürel boyutta olması lazım, kültürel kalkınmanın da ön plana çıkarılarak yapılması lazım. Buna dikkat çektik diye düşünüyorum” sözleriyle kültürel alandaki mücadelenin daha fazla öne çıkması gerektiğini vurguluyor.

Prof. Abdullah: Vatan, vatanperverlikle inşa edilir

Heyette bulunan iletişim profesörü ve Lübnan İlim ve Araştırmalar Birliği Başkanı Maya Abdullah, Türkiye’ye birçok defa geldiğini fakat ilk kez geldiği Çanakkale’de en çok dikkatini çeken şeyin gördüğü vatanperverlik olduğunu belirtiyor. İslam dünyasının bugün kaybettiği hususun bu olduğuna işaret eden Lübnanlı profesör; “Çanakkale’ye şehadet ruhu hakimmiş. Bu bugün bizde yok maalesef. Çünkü vatan ancak vatanperverlik ile inşa edilebilir. Ancak biz bu duyguyu kaybettik ve parça parça olduk. Yeniden şehadet, vatanperverlik duygusuna sarılmamız lazım, yoksa kendimizi yeniden tesis edemeyiz” sözleriyle İslam dünyasının birliğinin yeniden tesisinin önemine işaret ediyor.
Abdullah, Çanakkale’de bu tarihi izleri gördüğünü söylüyor ve bugün bu ruha yeniden sahip olmamız gerekliliğini şu sözlerle özetliyor: “Çanakkale’nin karakterini, olayların seyrini bize verilen bilgiler doğrultusunda takip ettim. Burada büyük bir kan feda edilmiş, bu kazanımın muhafaza edilmesi lazım. Sadece bu tarihteki duruş ve fedakarlık yetmez, bugün de Batılılara karşı bu ruhu canlı tutmamız lazım.”
DOĞAN: HEYETIN IZLENIMLERI KITAP OLACAK

GAZETEMIZ yazarı ve TYB Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan ise; beş gün boyunca yüz yıl önceki heyetin güzergahını mümkün olduğunca takip etmeye çalıştıklarını belirterek “Tabii biraz Çanakkale’nin yağmurlu ve soğuk günlerine rastladı. Onu da şöyle düşündük, herhalde yüz yıl önce de misafirlerimiz böyle bir iklimle karşılaşmıştır. Heyetin buradaki intibalarının hatırda kalıcı şekilde olduğunu düşünüyoruz” diyor. Heyet üyelerinin döndüklerinde hem intibalarını yazacaklarını, hem de Çanakkale ile ilgili görüşlerini dile getireceklerini söyleyen Doğan, bütün bunların Arapça Türkçe olarak yayımlanacağı müjdesini veriyor.
ÖZCAN: Yeni Çanakkaleler yaşıyoruz
Heyette yer alan yazarımız Mustafa Özcan, daha önce Çanakkale’ye geldiğini fakat ilk kez bu kadar detaylı gezdiğini ifade ediyor. Savaşın seyrini, tarihi mekanlarını görme açısından kendisi için büyük fırsat olduğunu söyleyen Özcan; “Çanakkale Türkiye’nin ruhu demek. Burada heyetle bir arada bulunmamız da o ruhu canlandırmaya yönelik, doğrusunu söylemek gerekirse ümmetin ruhunu temsil ediyordu Çanakkale” diyor.
Beşir Ayvazoğlu’nun 100 yıl önceki heyetle ilgili çalışmasına değinen Özcan, kendisinin de makaleler kaleme aldığını belirterek o günlerden şu bilgiyi paylaşıyor:
“Edebi heyet geldiği zaman burada olağanüstü bir manzarayla karşılaşıyor, gökyüzünde bir hale halinde “nasrun minallahu ve fethun karim” ifadesinin gökyüzüne dizildiğini görüyorlar. Bunu önce patlama anının bir tesiri olarak değerlendiriyorlar, fakat sonra görüyorlar ki birbirlerine de işaret ederek o semadaki dizilişe birlikte şahit oluyorlar. Çanakkale harikalar diyarı. Her ne kadar Osmanlı o dönem bir çarpışmayı kazanıp, savaşın genel seyrini değiştirememiş olsa bile bu her zaman Türkiye’ye hakim oldu. 100 yıl sonra buraya gelmemiz anlamlı. İnşallah 100 yıl sonra bu zaferin yeni bir tekrarı olur ama, Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi çatışmayı kazanıp, savaşı da kaybetmeyiz. İnşallah şimdi asimetrik bir durum olur, hem savaşı hem çarpışmayı bütün olarak kazanırız. Suriye meselesinde Suriye’nin yeni bir Çanakkale Destanı yazdığını söylemiştim. Biz yüz yıl sonra farklı bir mekanda, yeni Çanakkaleler yaşıyoruz”


Vahdet
Kültür Sanat































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.