Geçen yaz Mudanya’da İsmail Kara’yı ziyaret etmek nasip oldu. İlk görüşmemiz olacaktı, sıcak bir Mudanya öğlesinde. Kendisini tanımıyordum ama ziyaretime vesile olan insan farklıydı; hocası da kendisi gibi farklı olur diye düşünüyordum. Düşündüklerim daha sonra bir bir ortaya çıktı. İsmail Kara’nın gündeme dair söyledikleri daha önce duyduklarıma benzemiyordu. İstanbul’dan görüşme teklifi gelince daha da mutlu oldum, sonrasında Bilim Sanat Vakfı’nda hocanın talebelerinden Serhat Arslaner Bey “Sözü Dilde Hayali Dilde” kitabıyla İsmail Kara okumalarına başlamamı söyledi.
Bilinmezlerle dolu kaderin öylesine farklı oyunları vardır ki, bu dünyayı aynı yapıya sahip gözler zahiri özellikleriyle görür ancak işin batınına geçtiğimizde bu dünya, her insan için çok farklı duygular hissettirir. Gören gözler bir, görünen dünya aynı da olsa her gözün arkasında farklı bir kader vardır. Çünkü burada sayısız hayat hikayesi, hem sayısız hem de değişik biçimde ortaya çıkıverir. Kaderin İsmail Kara’ya sunduklarını, onun gözlerinin arka planında dünyanın ne ifade ettiğini kısmen de olsa okuma, tefekkür etme ve ondan nasiplenme fırsatı buldum böylelikle. İsmail Kara’nın “Sözü Dilde Hayali Gözde” adlı hatıratı bana “kendini inşa” olarak adlandırdığımız süreci daha öncesinde hesaba katmadığım bir tasavvurla ele alma yolunu açtı.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/19453/ismail-karanin-hatiralari-okura-ne-soyluyor.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.