• İstanbul 15 °C
  • Ankara 22 °C

İstanbul’un fethi yolunda bir durak: İskilip

D. Mehmet DOĞAN

İskilip’ten önce İskiliplileri tanıdık.

Yakın tarihin muazzez şehidi, Âtıf Hoca isminin başında “İskilipli” ünvanıyla bilinir. İskilipli Atıf hocadan haberdar oluşumuz 1970’lere kadar gider.

Bir şair dostumuz onunla ilgili hatırda kalan bir şiir yazmıştı.

Onlar öldürürken

Ölmez olan

Doğruldu… (Cumali Ünaldı)

Onu yetiştiren toprağı aziz bildik, bu duygu İskilib’i görme, tanıma merakımızı artırdı.

1990’lı yıllarda Arif Ersoy hoca Çorum belediye başkanı iken Türkiye Yazarlar Birliği ile işbirliği içinde bir takım faaliyetler yapardı. Galiba resmi adı “Hitit Festivali” idi. Çorum’a ailece giderdik. Bir günümüz boştu. Çoluk çocuk İskilip’in yolunu tuttuk. Dağlardan, tepelerden aştık, ormanlardan, çaylardan geçtik İskilib’e ulaştık…Hatırımda kalan İskilib’in dağlık bayırlık zor, fakat müstesna bir coğrafya olduğu idi. Gelmişken Tosya’ya da uğrayalım dedik. Bir günümüz böylece geçti.

Yıllar sonra Âtıf Hoca’nın şehrine dönüşüne şahid olduk. Bu dönüş yakın tarihimiz açısından bir dönüm noktası sayılsa yeridir. Hukuk çiğnenerek cezalandırılanın kabrini dahi belirsiz eden kara bir ayıp böylece tarihe karıştı…

İskilip: Âtıf Hoca’nın kabri başında.

Bir başka büyük İskilipli, Kanunî’nin şeyhülislamı Ebussud Efendi’dir. Ebussud onun ismi midir, ünvanı mı? Asıl isminin Mehmed/Muhammed olduğu biliniyor. Babası Şeyh Muhiddin Yavsî, 2. Bayezid’in değer verdiği bir şeyh, padişah olunca İstanbul’a, yanına alıyor; ona “hünkâr şeyhi” deniliyor.

Kanunî Süleyman Ebusuud Efendi’yi öylesine benimser ve sever ki, Hâlde haldaşım, sinde (yaşda) sindaşım, âhiret karındaşım, tarik-i Hakk'ta yoldaşım" der.

“Süleyman’ın Kanunî’liği Ebusuud Efendi’den gelir” desek, hata olmaz! Onun meşhur kanunları Sultan Süleyman’ı “kanunî” yapmıştır. “Şeyhülislamlığı kurumlaştıran o dur” da diyebiliriz. 29 yıla yakın şeyhülislamlık yapmış. Osmanlının dilinde o “Müftiilenâm (bütün yaratıkların müftüsü), sultânü’l-müfessirîn (tefsircilerin sultanı), hâtimetü’l-müfessirîn (müfessirlerin sonuncusu), muallim-i sânî (ikinci öğretmen, birincisi İmam-ı Âzam olmalıdır), allâme-i kül (her şeyi bilen âlim), Ebû Hanîfe-i Sânî (İkinci Ebu Hanife” unvanlarıyla anılmıştır. 

Annesi meşhur Ali Kuşçu’nun soyundan. İskilip’te babasının türbesi yanında cami, imaret ve mektep inşa ettirerek memleketi ile alâkasını sürdürmüş. Süleymaniye Camii’ni her ziyaretimde, onun temeline ilk taşı koyanın Ebussud Efendi olduğunu hatırlar ve banisine, mimarına ve ona Fatiha okurum. Camii yaptıran Sultan Süleyman, şahsını aziz bildiği, ilmine hürmet ettiği için camisinin ilk temel taşını ona koydurmuştur. Süleymaniye’nin depreme dayanıklılığını bu sağlam temele bağlasak hata etmiş olur muyuz?

Padişaha yakınlık itibariyle belki de ilk safdadır, fakat o gerektiğinde meşrû olmayan nesne sultanın emri ile, meşrû olmaz; haram olan nesne helâl olmak yokdur” diyebilmiştir. Bir Bayramî şeyhinin oğlu olan Ebussuûd Efendi’nin tasavvuftan uzak durmasına ne demeli?

İskilip, İstanbul’un manevi fethinin mayalandığı yerlerdendir. İskilip’e yol uğratmış, on yıl kadar toprağını çiğnemiş, suyunu içmiş, dağ çiçeklerini koklamış, bitkilerini şifa kaynağı olarak görmüş bir büyüğümüz daha var: İstanbul’un manevî fatihi Akşemseddin!

Ankara’da Hacı Bayram Veli’ye intisaptan sonra maneviyat âleminde hızla yol alan Akşemseddin, “sine çâk etmek” için Beypazarı’na gönderilir. Burada bir değirmen kurar, onun mesleği değirmenciliktir. Tekkesine halk aşırı rağbet gösterince, İskilip’te ücra bir yere Evlik’e gelir. Burada on yılı, İstanbul fethinin manevî cephesinin tesisini düşünmekle ile geçirmiş olmalıdır. Akşemseddin buradan İstanbul’a daha yakın olan Göynük’e gider. Tekkesini ve değirmenini orada kurar…

İstanbul’un fethinin 570. Yılındayız…İskilip İstanbul yolunda kutlu bir durak, Akşemseddin için olduğu kadar bizim için de!

İskilip Evlik köyünde Akşemseddin’in ahşap camisi.

 

 

 

Bu yazı toplam 83 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim