• İstanbul 18 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 21 °C
  • Konya 21 °C
  • Sakarya 22 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 25 °C
  • Bolu 20 °C
  • Bursa 21 °C

Kahramanları Hiç Konuşmayan Öyküleri Sevmiyorum

Kahramanları Hiç Konuşmayan Öyküleri Sevmiyorum
İsmail Özen, 'Babamın Şarkısı' kitabı özelinde öykücülüğüne dair Hatice Ebrar Akbulut'un sorularını cevapladı.

Gün geçtikçe öykülere daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Gerginlik, şiddet, insanlar arasındaki itiş-kakış ilişkiler, paketleme mutluluklar, maskeli samimiyetler ve sair… öyküye ne kadar muhtaç olduğumuzu gösteriyor. Öykü, insanî şeyleri duyuruyor. “Hava, su neyse insanî şeyler de odur” dedirtiyor öykü. Yaşamın zorlu ve pratik yönlerini keşfetmemizi sağlıyor. Yaşamın bir sanat olduğunu duyuruyor.

İsmail Özen de, okuru, hayatın değişik yönleriyle tanıştırıyor öykülerinde. Sevmek, eğlenmek, unutmak, hatırlamak, şükretmek, affetmek, sabretmek, gezmek, okumak eylemlerinin türevlerini öyküleriyle anlatıyor. Göre yapa duyarsızlaştığımız şeyler, kalburun üstünde kalanlar gibi, Özen’in öykülerinde gün yüzüne çıkıyor. Özen’in bazı öykülerinde yalnızlaşıyor, bazı öykülerinde bir şenliğin, bir kavganın içine giriyor okur. Heyecanlandırıcı bir anlatımı var. Basit bir ân’ı, farklı bir şeyle karşılaşılacakmış, bilinmedik bir şey olacakmış gibi öykülüyor. “Fotoğrafımızı Çeker Misin” öyküsünde, otobüste geçen bir yolculuktan kesit sunuluyor. “Avuçlarımın İçi Kaşınıyor” öyküsünde, bir grup arkadaşın yaşadığı macera öyküleniyor.

Öykülerde anlatılanlar, hepimizin başından geçebilecek sıradan olaylarken, Özen’in anlatımıyla öykünün içeriği başka bir hâle bürünüyor. Sıradan olan yaşamaklar, doludizgin, hissede hissede, duya duya, “şuramda hissettim” denilen türden yaşamaklara dönüşüyor onun öykülerinde. William L. Randall, “bir hikâye” der, “beklenmedik olasılıkları görmemize yardım ettiği zaman; bizi kendi dışımıza çıkardığı ve normal olarak içinde bulunduğumuz dünyadan farklı bir dünyaya götürdüğü zaman zevk verir.” İsmail Özen’in öyküleri de böyledir. Beklenmedik olasılıklara rastlanılması, sıradanın bir anda sıradışılaşması, bir an farklı bir dünyanın penceresinden baktırması öykülerinin özellikleridir.

Özen’in öykülerinde, bir sürü kitap ismine rastlıyoruz. Öykücünün okumalarını öykülerinden not ediyoruz. Öykülerin karakterleri, çocukluk döneminin bitimsiz topraklarından hayli beslenmiş. Babamın Şarkısı’nda, çocukluğu babasından utanarak, sıkılarak geçen bir adamın öyküsü anlatılır. Adam, babasıyla olan travmatik ilişkisini, yıllar sonra bir şarkı vesilesiyle yeniden hatırlar. Kitabın ilk öyküsü, “Bir Çocukluk”ta, haylaz bir çocuğun içli öyküsü anlatılır. Modern insan tipi ile hikmeti hayatının merkezine koyan insan tipi, öykülerde anlatılır. “O da Bu Gidinin” öyküsü, bu konuya dair güzel bir örnek. “Karda Derin İzleri Nasıl Yazdım” öyküsünde, bir öykünün yazılış serüveni anlatılıyor. “Şadırvanda” öyküsünde, modern dindarın yaşadıkları/konuştuklarıyla ibadetlerinin arasını açışı öyküleniyor.

İsmail Özen, ne anlattığı kadar “nasıl anlattığı”yla da okurun ilgisini çekiyor. İlk kitabıGünler Ne kadar Kısaldı 2015’te ikinci baskıyı yapmıştı. Özen, Babamın Şarkısı ile ilk kitabındaki anlatımını, öyküleme tarzını koruyor. Öykülerinin izleğine bir bakış olsun için Özen ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

İsmail Özen, öyküyle ne zaman, nerede ve nasıl tanıştı?

Okur olarak ilk defa Rasim Özdenören’in “Çok Sesli Bir Ölüm” kitabıyla öykünün farkına vardığımı söyleyebilirim. Elimdeki baskılar 1993 tarihli olduğuna göre üniversitede ikinci sınıfta okuyordum. O yıllarda İz Yayıncılık, Rasim Özdenören öykülerini yeni bir tasarımla basmaya başlamıştı. Öykü yazma fikrinin de aynı yıllarda, aynı eserle oluştuğunu sanıyorum. Denize Açılan KapıÇok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme’yi o dönemde birkaç kez okuduğumu, üç beş ay çantamda taşıdığımı hatırlıyorum.

Aslında ta baştan, çocukluğumuzdan beri gelecekteki hayatımızı bir çekirdek gibi içimizde taşıyoruz sanki. Bilinçli bir yazma kararım olmasa da bir şeyler yazma isteği içimde hep olmuş sanki diye düşünüyorum bazen. Ama bilinçli bir biçimde öykü yazma isteği, bahsettiğim eserlerle oldu, diyebilirim.    

 

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/soylesi/24681/kahramanlari-hic-konusmayan-oykuleri-sevmiyorum

Bu haber toplam 2020 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim