Kitapta İstanbul'un 29 Mayıs 1453 tarihinde Fatih tarafından fethedilmesinden günümüze kadar geçen süreçte İstanbul'un tanzifi yani temizliği ile ilgili yapılan uygulamalar anlatılıyor. Bu bağlamda özellikle arşiv kayıtları, hükümdar emirleri, ilgili bakanlıkların düzenlemeleri başta olmak üzere geçmişten günümüze şehrin temizlik sorunları ve problemin çözümüne yönelik uygulamalar irdeleniyor.
İstanbul'un çarşı, pazar ve sokaklarını temiz tutmakla görevli görevliler kadı, subaşı ve çöplük veya mezbele subaşısıydı. Yani kadılar, hukuk işlerine bakmalarının yanısıra şehrin temizliğinden de sorumluydu. Osmanlı İmparatorluğu'nda bugünkü belediyenin ilk biçimi olan Şehremaneti, 16 Ağustos 1855 tarihli Takvim-i Vekayi'de yayınlanan resmi tebliğ ile hayata geçti.
KUYUMCUYU SÜPÜR, TOZUNU SAT!
Bir çöpçü grubu olan rumatçılar kitapta bahsi geçen bir diğer önemli konu. Daha çok değerli çöplerle ilgilenen rumatçılar esnafı ile ilgili Evliya Çelebi şunları söylüyor: "Neferat 400, pirleri Nusayr-i Hindi'dir ki feraşların piridir. Kuyumcularca bu taifeye rumatçılar derler. Yılda bir kere bunlar kuyumcu dükkanlarının ve saatçilerin dükkanlarında olan çer çöp ve toprakları süpürüp temizleyip gümüşçülere satarlar. Onlar da deniz kıyısında rumatları tekneler içre çalkalayıp çer çöpü denize gidip altın ve gümüş parçaları tekne içinde kalıp sonra eriterek kâr eder Yahudilerdir. Bunlar da alayda arkalarında çuvallar ile "rumat alalum" diye bağırarak geçerler." Kitapta temizlikle ilgili ibretlik olaylar da aktarılmakta. Osmanlı döneminde İstanbul ahalisinin ilginç uygulamalarından biri olan yağışlı havalarda çöplerin sele bırakılması buna en iyi örnek. Öyle ki yağışlı havalarda halkın evlerindeki çöpleri sele bırakmaları dolayısıyla yaşanan çirkin görüntüler ve tıkanıklıklar padişahı rahatsız edecek dereceye gelmiştir. Bunun üzerine padişah dönemin Eyüp kadısına bir hüküm ile durum bildirilmiş ve bu uygulama yasaklanmıştır.
KAPISI ÖNÜNDE LEŞ OLAN ASILIYORDU
Osmanlı Devleti'nin, çevrenin kirletilmemesi ile ilgili kadılara, subaşılara, çöplük subaşılarına ve voyvodalara birçok emir gönderdiği ve bu emirlere uymayanlar hakkında çok sert yaptırımlar koyduğuna dair birçok belge mevcuttur. Osmanlı döneminde bir yeri kirleten kirlettiği yeri temizlemekle cezalandırılır. Özellikle İstanbul'daki temizlik cezaları çok daha sert olmuştur. İşte 12 Temmuz 1645 tarihli konuyla ilgili olarak Galata Voyvodası'na gönderilen emir şöyledir: "İstanbul iskelelerinde yukarı Boğaz hisarlarına varınca iki tarafta olan yalıların sahiplerine bugünden gayri evleri önünde ve yalıları kenarında ve kapıları karşısında beygir ve köpek ve kedi leşleri var ise derhal kaldırılıp herkesin semtleri pak ve tahrir edilmesi yolunda muhkem tembih edilmesi tembih ve sipariş edilmiştir. Bugünden sonra kapısı önünde ve etrafında hayvan ölüleri ile karşılaşılacak olursa kapusu önünde salb olunur." Caydırıcı olan bu cezanının uygulanıp uygulanmadığına dair elde bir belge yoktur. Ayrıca salb, idam etmek yerine bir müddet asılı tutmak anlamında da kullanılabilmektedir.
MECBUREN KADIN ÇÖPÇÜ
Dersaadet Sokaklarında İlk Hanım Eli: Kadın Çöpçüler bölümünde kadınların temizlik işlerine 'zorunlu' olarak el atması anlatılıyor. Buna göre I. Dünya Savaşı'na giren Osmanlı'da, temizlik görevlileri de dahil eli silah tutan gençler askere alınmış, ayrıca cephede değerlendirilmek üzere temizlik işlerinde kullanılan atlara el konulmuştu. Teşkilat sekteye uğramış, şehrin sokaklarında da çöpler birikmeye başlamıştı. Bunun sonucunda Şehremaneti, kadın çöpçüleri bünyesine almak zorunda kaldı.
27.07.2011 Yusuf Atlıhan, Yeni Şafak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.