KİMDER (Kayseri İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği)'nin daha önce haberini yaptığımtoplantısında herkesin ellerine tutuşturulmuş, derneğin logosunun olduğu bir poşet gözüme ilişti. İçinde 93 Yılın Ardından Hatıralarım başlıklı bir kitap vardı. Nasip bu ya, dağıtılan son kitap da bana nasip oldu. Taşrada yayınlanan kitaplara -hele bir de satışta değilse- ulaşmak mümkün değil. Bir neslin öncüsü olmuş M. Cemal Cebeci’nin hatıratı bu açıdan çok önemli. Kitap üçüncü baskısını yapmış ve Cemal Cebeci hoca bugün hayatta. Yazdıkları ile neredeyse Kayseri’nin son yüzyılına şahitlik etmiş bu isim sadece kendi dönemini değil, Kayseri’de Kara Müftü Hoca diye anılan babasıNuman Cebeci’ye ve babasının ilim çevrelerine ve dönemin ulemasına da tanıklık etmiştir.
Tayyare cemiyetinin afişini yırtma cezası: 73 gün hapis
Babası Hacı Numan Efendi, 1873 yılında doğmuş ve dönemin Kayseri medreselerinde ilim tahsil etmiş, bir dönem müderrislik yapmış, 1914 yılında ise Develi Müftüsü olarak tayin edilmiş bir zattır. Boyunun kısalığından “Kasır Hoca”, kürsüye çıkıp kağıtsız, deftersiz, etkileyici vaazından dolayı da “kitapsız hoca” da derlermiş. Sözü eğip bükmeden hakikati olduğu gibi söylemesi ile tanınırmış. Zira Develi’ye bir şarap fabrikası kurulmuş ve kendisinden “üzümleri fabrikaya verebilir miyiz?” diye soran bir vatandaşa “dini hükmünü öğrenmek istiyorsan, satan da, alan da, fabrikada çalışan da, hatta üzüm taşıyan eşek de cehenneme atılır” demiş. Babası Hacı Numan Efendi’nin kitapta anlatılan hususiyetleri arasında şu da dikkat çekiyor: Milli Mücadele yıllarında Şeyhülislam’ın milli mücadele aleyhine verdiği fetvaya mukabil Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve 152 müftü imzasıyla çıkan karşı fetvada yine Hacı Numan Efendi’nin de ismi vardır.
Ama gelin görün ki bir zamanlar Milli Mücadele'nin öncüsü olan bu isimler birer birer çeşitli gerekçelerle hapse atılmışlar. Hacı Numan Efendi'yi de 1928 yılında henüz oğlu Cemal Cebeci ilkokul yıllarında iken Ramazan ayında vaaz verdiği Meteris Camii'nde, namaz sonrası cami kapısına asılmış olan “fitre ve zekatınızı Tayyare Cemiyetine veriniz” afişini “yapıştıracak yer mi bulamamışlar? Burası kilise kapısı değil, cami kapısıdır” deyip yırtıp atması ve akabinde birkaç kişinin şikayeti ile inkılaplara karşı gelmek, halkı cumhuriyet aleyhine kışkırtmak isnadıyla üç gün sonra tutuklarlar. 73 günlük tutukluluk süresi sonunda, afiş yırtmanın cezasına mukabil 5 TL para cezası ile babasını tahliye ederler.
Babasının Şeyh Es’ad Erbili’yi ziyareti ve ziyaret sonrası yaşanan tutuklamalar
Buradan Hacı Numan Efendi’nin görev yeri Kalecik’e, daha sonra Haymana’ya naklediliyor. 1935 yılında ise Haymana’da emekli oluyor. Haymana pek çok önemli ismin uğrak yeridir. Cemal Cebeci ilkokul yıllarını geçirdiği bu ilçede Fevzi Çakmak’ı, Kayseri müftülerinden Hacı Hüseyin Aksakal’ı hatıraları arasında naklediyor. Burada dikkat çekici bir ayrıntı ise babasının Kelami Dergahı şeyhi Esad Erbili’ye olan intisabıdır. Gönlünde Es’ad Erbili hazretlerini ziyaret düşüncesi vardır ama maddi imkansızlıklar buna müsaade etmez. Bir vesile ile Polatlı’da tüccar bir zat, kendilerinin böyle bir ziyaret yapacaklarını, arzu ederlerse gelebileceklerini bildirir. Bu vesile ile yolculuk nasip olur ve Es’ad Erbili hazretlerinin yanında onbeş gün kalır. Dört defa huzuruna çıkar. Kardeşi Menemen’de idam edilen Şeyh Ali Efendi ile ilmi münazaraları olur.
Cemal Cebeci’nin ifadesi ile bu onbeş gün dönüşü babasının hayatında bambaşka bir sayfa açılmıştır sanki. Ancak bu ziyaretin dönemin şartları içinde bir bedeli de olacaktır. İlerleyen zamanlarda tezgâhlanan Menemen hadisesi dolayısıyla dergâha gelip giden pek çok sima olayla bir şekilde irtibatlandırılıp takibe uğrar, hapse atılır ya da idam edilir.
Nihayet Nakşi şeyhi emekli yüzbaşı Sait Bey, Hacı Numan Efendi gibi isimlerin, ihbarlar sonucunda ziyaretten iki ay sonra Menemen’e götürülecekleri haberi gelir. Cemal Cebeci sahneyi şöyle anlatıyor: “Bir küçük yatak hazırladık. Ertesi gün, Ramazan'ın 19. günü saat 10 gibi babam, anneme cüz’i bir harçlık verdi. Sonra bana dönerek, 'kurtulup gelirsem ne âlâ, mahkûm olursam' dedi ve eliyle odanın ortasında serili kilimi göstererek 'bunu satar, yol parası yapar, ananı ve kardeşini Develi’ye götürürsün' dedi. Ağlaşarak veda ettik. Aradan seksen yıl geçti, bu sahneyi ne zaman hatırlasam içimde fırtınalar kopar, gözlerim yaşarır.” Bu Menemen yolculuğunda Polatlı Müftüsü ve kendisini Kelami dergahına götüren Müçteba Efendi de vardır. Baba Hacı Numan on gün sonra salıverilir. Ancak Sait Bey’e üç ay mahkumiyet verilmiştir.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/onemliadamlar/21384/kayseride-bir-neslin-oncusu-m-cemal-cebeci.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.