Dil eğitimine hizmet veren, uzun yıllar Türk Dil Kurumu’nun Sözlük Bilim ve Uygulama Kolu’nda çalışan muhterem Ferit Devellioğlu, baş tâcı ettiğimiz, kıymetler üstü lûgat çalışmasını okuruna sunarken, söze “Biliyorsunuz” diyerek başlar. Bu söz, kelimelerini, harflerini kaybetmiş bir nesle söylenebilecek en zarif hatırlatma ya da uyarı ya da ayağa kalk komutudur. Nesilden bir seda yayılır Devellioğlu’na: “Sevgili Devellioğlu, üzgünüm, bilmiyorlar, bilmiyoruz.”
Söze devam eder. Her kelime çürümüş kelimelerimizi diriltir mahiyettedir: “Biliyorsunuz, arkamızda 600 senelik mâzisi olan bir Osmanlı edebiyatı, önümüzde de bu edebiyatı öğrenmek arzusunu duyan, hattâ bâzı hallerde mecburiyet içinde bulunan bir gençlik var.” Devellioğlu, bu sözleri sarfettiğinde yıl 1962’yi gösteriyordu. Yıllarca emek vermişti lûgatımızın doğması ve ölmemesi için. Kendisi Osmanlı edebiyatının müdrikiydi. O okyanusun sularında yüzmüş, sahilinde yürümüş, ufkunda şen hûlyalara dalmıştı. Biz bilmiyorduk ama o biliyordu. “Biliyorsunuz” derken de “bilmelisiniz, bilmeniz gerekir” demek istiyordu belki, azaldıkça azalan, edebimizden beslenen maneviyatımızı, edebiyatımızı. “Dur” diyordu yaşanan kültür katliamına. Bizler o zaman ruhlar âleminden izliyorduk bu hazin manzarayı. Onlar ise kalemlerini ağaç, ellerini tabla edip hoş gelişler hazırlıyorlardı bize, yakılan yıkılana aldırmadan, tohumun ne sümbüller verebileceğinin tebşiratıyla.
Asliyetimizi muhafaza eden lûgat
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat ismini verdiği çalışması Ferit Bey’in 13 yılını almıştı. Sıhhatinden şüphe edilen her bir kelime için alanı ile ilgili en iyi sözlüğe müracaat edilerek sağlıklı bilgiye ulaşmışlardı. Nâci Lûgatı, Salâhi, Ali Seydî’nin Kamûs-i Osmânî’si, Kamûs-i Türkî, Bahâ Lûgatı, Ahterî, Akreb-ül Mevârid, Redhouse, Gencîne-i Güftâr, Ferheng-i Şuûrî gibi mühim lûgat kitaplarından istifade edilmiş, kelime tetkiki ve tahkiki yapılmıştı.
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’ı diğer lûgatlardan ayıran en önemli özellik ise asliyetimizi muhafaza etmesi, gayrın elini kültürümüzün mahremiyetine dokundurmamasıdır. Bu hususu Ferit Bey şöyle ifade edecektir: “Bu eser, Osmanlıca’da kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri ihtivâ etmektedir; Türkçe kelimelerle Osmanlıca’ya Batı dillerinden geçmiş kelimelere yer verilmemiştir.”
Devamı: http://www.dunyabizim.com/Manset/22133/kelimeler-kultur-omurgasinin-kemikleridir.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.