Kırklı yaşlarımın başındaydım, gençliğimin 'başkenti' Paris'te iki ay geçirdim. O vakit şunu yakinen fark ettim. Gerek okuduğum okullarda, gerek yaşadığım çevrede benimsediğimiz Batılı hayat tarzı ve buna uygun olarak geliştirdiğimiz cumhuriyet değerleri benden hep Avrupalı gibi olmadığımı saklamamı istemişti. Oysa artık orta yaşımda Paris sokaklarında dolaşırken hiç de benzeme telaşında değildim.
Epey farklı bir Paris'ti bu kez karşılaştığım. Kendimi aradan çıkardığım için çok daha fazla odaklanabildim kültürüne, sanatına, insan ilişkilerine, sokak hayatına. Ve şunu da fark ettim. Bizde baş tacı edilen bir 'yerlilik' damarı vardır. İçinden akan 'biz' kanına ise taparız. Bu, siyaseten ve toplumsal olarak hep dışlandığı için artık kendi 'yerli' sıfatlarını kendi belirleyen bir biz'dir. Elbet bu çok gecikmiş bir ifade biçimidir ve elzemdir.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/leylaipekci/yerliligimizin-cogulcu-ruhu/54103































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.