Ercan Ata’nın Ötüken Yayınları'ndan çıkan Ten ve Gölge adlı ilk şiir kitabında, duygu ve duyarlık atmosferi bakımından lirik-romantik bir eda göze batan bir tutum olarak belirir. İçeriğindeki aşk merkezli duyumsallığı ve ruha/gönle nüfuz eden kalbi estetik yoğunlaşmasıyla kitap okuyucuya zarifane/ince bir hüzün iklimi ve sağanağı yaşatır.
Ten ve Gölge’deki ruh yoğunlaşmasının merkezi kavramı ‘aşk ve hüzün’dür. Bu aşk ve hüzünlenmenin dışa yansıtımı müzmin bir şövalye bilincinin gam ve keder yüklü aynasından aktarılır okuyucuya. Ayna: Ruhun şarkısıdır. Bu şarkının bir yönü, Sezai Karakoç’un “Monna Rosa”sına yönlendiği üzere, diğer yönü romantik-içrek bir eda olarak Attila İlhan’ın “Bela Çiçekleri”ne seslenir, müzikal, ince-inceltilmiş bir hüzün tınısı ve duygusu olarak elbette. Bu hüzünlenmenin seslenişinde ‘bize ait’ bir akislenme sezdim. Şair Ata, geleneksel şiir birikimini muhatabına ruhunun hüzünlü/gümüşi çerçevesinde biçimleyip dönüştürerek kendi dilince aktarıyor. Bu kendi olma cehdindeki şiirler içinde şiir mizacıma ve bakış açıma uygun gördüğüm dört şiirin, dikkatimi söz söyleme yönünde azmettirdiğini ifade etmek isterim.
Bu dört şiir ‘Yeni Çağa Şiirler’, ‘The Bad Youngs’, ‘Gürz’, ‘Savaş ve Aşk’ şiirleridir. Peki, neden bu dört şiir, derseniz mizaç ve meşrebimce yanıtlamaya çalışayım:
Aşk merkezli konuşmasının kökeninde “Monna Rosa” var
Bu dört şiirde şair Ata, ‘geminden boşanmış soy atın’ bilinciyle içinde yer aldığımız dünyaya dair namluya sürülmüş ‘kurşuni sözler’ dile getirir, kendi ruh dili ve ruh atlasından elbette: ‘Geminden boşanmış soy ata binmiş ruh/ Eriyor kutsal ayak izlerinde’ (s.29)
Bu şiirlerde ‘pusuda bekleyen ölüm’ duygusuyla romantik bir öznenin konuşlandığını ve söz söyleme cesaretinde bulunduğunu ifade etmek mümkündür. Bu dört metnin, soy şiir ve soy duygulanımın ana damarından akarak estetikleşip varlık bulduğunu düşünüyorum. Misal: ‘Bu gece yürüyelim ey arkadaşlar/ Kederimiz arkadan gelebilir/ İmparatorla beraber omuz omuza/ Sokak kana bulanacak/ Kötülük çiçekleriyle dolacak mahalle/ Zamanın bildirgesi okunmadan yürüyelim’ (s.32)
Şair Ata’nın aşk merkezli konuşmasının kökeninde “Monna Rosa” var dedik. “Bela Çiçekleri”, şair Ata’nın şiirini Fransız romantizminin duygulanımcı yönüyle ilgilendiriyor, diyebiliriz. Bu durumda bu dört şiir özelinde konuşacak olursak, şairin muhalif duruşu da bir şövalyenin ruh durumuyla bir ve koşut ve karakteristik vasıflar taşır: ‘Dudaklarında ölümün şarkısı/ Gülersin gün doğar’ (s.34)
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/22647/lirik-romantik-bir-siir-kitabi-ten-ve-golge.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.