“Dışı ‘IŞİD’, İçi ‘BOP’ mu?” başlıklı yazımızda, IŞİD operasyonunu hedefleri ve izlediği strateji boyutuyla bu yazımızda ele almaya devam edeceğimizi belirtmiştik.
Öyle de yapacağız. Çünkü, IŞİD’i çözmeden “Yeni Ortadoğu” ve “Yeni Irak” sürecini anlamak o kadar kolay olmayacak.
Nitekim yeni adıyla “İslam Devleti” olan IŞİD bu sefer kimyasal silahlar boyutuyla yine gündemin en üst sıralarındaki yerini korumaya devam ediyor. Bu son gelişme, aslında sadece Irak ile sınırlı değil. Radikal bir örgüt olarak IŞİD ve kimyasal silahlar “ikilisi” üzerinden gündeme gelen kitle imha silahları tehdidi, bundan sonraki süreçte İslam dünyasının başını daha da ağrıtacağa benziyor.
Bu hususu, yazımızın ilerleyen kısımlarında açacağım.
***
Öncelikle, IŞİD’in BOP içerisindeki “Yeni Ortadoğu” boyutuyla üstlendiği rolü irdelemeye devam edelim. Bu da bizi, bir önceki yazımızdan devamla bulmacanın (pazılın) eksik kalan diğer parçalarına götürüyor ki, o yazımızda özellikle BOP haritasında “Yeni Irak” sürecinin tamamlanmasına, meselenin “Kürdistan” ve “Şii Jeopolitiği” boyutuna değinmiştik.
Burada çok ön plana çıkmayan bir diğer husus ise, gelişmelerin Körfez boyutu, özellikle de Suudi Arabistan kısmı.
IŞİD’le birlikte yaşanan şu üç gelişme, bundan sonraki süreçte hedefin Körfez olduğunu gösteriyor. Bunların başında: 1. Hilafet; 2. IŞİD’in Suriye ve Irak’ta El Kaide unsurları (başta El Nusra Cephesi olmak üzere) ile olan alan hâkimiyeti mücadelesi ve gerçekleştirdiği “saha temizliği”; 3. Tüm Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin ve bu bağlamda Suud yönetiminin hedef alınması (ve Suudi Arabistan’ın Irak sınırındaki güç boşluğunu gerekçe göstererek buraya son günlerde kuvvet yığmaya başlaması).
IŞİD’in yaptığı açıklamalarla birlikte attığı adımları da göz önünde bulundurduğumuzda, karşımızda “kontrollü bir tehdit” olduğunu ve bu durumun başta Suudi Arabistan olmak üzere, Körfez tarafından da fazlasıyla dikkate alındığını görüyoruz. Mesele sadece zamanlamayla ilgili ve onlar da bunun farkında. Nasıl mı?
***
Çok uzatmadan hemen söyleyelim, BOP haritasına şöyle bir bakın. Karşınızda nasıl bir Ortadoğu ve Arap coğrafyası görünüyor? “Büyük Arabistan Krallığı/İmparatorluğu” yerine karşınıza nasıl bir bölünmüşlük çıkıyor? Bölgede hilafeti kimler yeniden canlandırmak istiyordu? Osmanlı sonrası İngilizlerin marifetiyle kendisini halife ilan edenler ve on yıllardır bunu resmileştirmeye çalışanlar bugün nasıl bir “hayal kırıklığı” ile karşı karşıyalar? “Neo-Lawrence”lerin oyununa acaba kim ya da kimler geldi?
Açıkçası IŞİD, “kral çıplak” dedi.
Burada, IŞİD’in “Cihat” ve “Hilafet” üzerinden bölgenin siyasi haritasını ve İslam algısını yeniden dizayn etmeye dönük çıkışının çok hızlı bir şekilde karşılık bulması, üzerinde fazlasıyla düşünülmesi gereken bir çarpık gerçeği ortaya koyuyor!
Mesele de zaten burada!
***
“Yeni Oyun”da, eski oyuncular/aktörler birer birer tasfiye ediliyor.
Dün, bölgeyi Vahhabi bir yapı üzerinden dizayn eden “emperyalist derin akıl” ya da “Gizli Dünya Devleti”, 100 yıl sonra Sünniliğin bir başka katı yorumu üzerinden “Yeni Orta Doğu”yu dizayn ediyor.
Piyasaya sürülen “yeni markalar” bunun açık birer göstergesi.
Değişen sadece “piyonlar”. “Mantık”, “bölgesel düşmüşlük” ve “ihanet” halen geçerliliğini devam ettiriyor.
***
Gelelim “Kimyasal IŞİD”e...
Bunla ilgili olarak gündeme düşen son dakika gelişmesi, Irak’ın BM Daimi Temsilcisi Muhammed Ali El-Hakim tarafından BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mon’a iletilen mektup. Söz konusu mektupta “terörist grupların” 11 Haziran’da Bağdat yakınlarındaki Muthanna tesisini ve içindeki kimyasal maddeleri ele geçirdikleri bilgisi yer alıyor. Terörist gruplar ile kastedilen ise, IŞİD.
Bunun anlamı çok açık. Düne kadar radikal terör örgütlerinin başarısız devletler ve tüm dünya açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu iddia eden ABD’nin tezi büyük ölçüde ispatlanmış oluyor. Bundan sonra, başta Pakistan olmak üzere, gözüne kestirdiği tüm ülkelere bu olay üzerinden gitmeye çalışacaktır. Pakistan’dan ne isteyeceği ise ortada: Nükleer silahlar!
O yüzden, IŞİD’in hedeflerini ve üzerine yüklenen “misyonu” sadece Irak ile düşünmek büyük bir saflık olur. Oyun çok büyük, ihanetler de!
10.07.2014 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.